Pages
“Lütfen üzerinizde metal olan her şeyi bırakın ve tekrar geçin” diyor güvenlik görevlisi, x-ray cihazının ben içinden geçerken çıkardığından daha metalik bir sesle. Genelde herşeyini çantasında taşıyan ve çantadan bir şey alması gerektiğinde bir hayli zaman harcamak durumunda kalan ben, bir yandan ceplerimi boşaltmaya çalışırken bir yandan da üzerimde metal olan ne var ki, diye düşünüyorum ister istemez.
Bir yanım diğer yanımı yalancı çıkarmak istermiş gibi birkaç madeni bozukluk çıkıyor cebimden. Şaşırıyorum, çünkü bozuk paraları cebime koymak gibi bir huyum olmamakla birlikte sırf bunun için taşıdığım bozuk para çantam bile var aslında. Unutmuşum herhalde diyerek tekrar geçiyorum ama yine aynı ses çıkıyor cihazdan. Bu sefer güvenlik görevlisi konuşmak yerine bakışlarını metalleştirerek üzerime dikiyor. Tekrar sokuyorum ceplerime ellerimi.
Eskilerden, çok eskilerden kalma bir sinema bileti, herşeyi saklama huyum tarafından günün süprizi olarak sunuluyor önüme. Aklıma o güne dair ayrıntılar geliyor, öncesine ve sonrasına dair görüntüler ışık hızıyla geçiyor belleğimden. Niyetlenip de dile dökemediğim birkaç güzel söz çıkıyor sinema biletinin peşisıra. Kısa cümlelere sığdırılmış uzun anlatılar, küçük notlara yazılmış büyük anlar, bir eşyaya yüklenmiş kocaman anlamlar...Kimlere ve hangi zamanlara ait olduklarını düşünüyorum kısa bir süre, derken bulmuş olmanın sevinci kaçamak bir tebessümle yerleşiveriyor hemen yüzüme. Sonra birden, yaşanıp da bitirilmemiş, anlatılıp tüketil/e/memiş bazı sıkıntılı anlar beliriyor aralardan bir yerlerden. Karanlık, can acıtan, yok sayılan, hatırlanmak istenmeyen...İçimin gölgesi yansımış olmalı ki gözlerime “iyi misiniz” diye soruyor güvenlik görevlisi yanıbaşımda, ben isteksizce ceplerimi boşaltmaya devam ederken.
Belleğin en korunaklı, gizli kapaklı odasının kapısı gizlice açılmış gibi, elimi attıkça kimilerinin varlığını benim bile unuttuğum, unutmuş gibi yaptığım bir sürü şey dökülüyor önüme. Yüzü olmayıp da izi kalan insanlar, cevabı verilmemiş sorular, sessizliğin örttüğü zamanlar, kabuk bağlamış yaralar, bitirilmemiş öyküler, öznesi olmayan cümleler, ertelenen acılar, sebepsiz kırgınlıklar, kişiler, sözler, yaşamlar...Geçmiş yaşanmışlıktan çok, bir yük gibi sıkışıp kalmış belleğimde, ağır bir koku gibi sinmiş üzerime, adımları belirsiz koyu bir gölge gibi takipte yüreğimi.
Ellerimi ceplerimden çıkartıp masaya koyuyorum yorgun bir ifadeyle. Ne çok doldurmuşum ceplerimi diye düşünüyorum önümdeki koca yığına bakarken. Gerekli gereksiz ne çok şey taşımışım, hala da taşıyorum bana ağırlık yaptığını, beni zorladığını, yorduğunu, önümü tıkadığını bile bile...Ben kendi yüzümü saklayıp sakınırken göstermeye, ceplerim olduğu gibi içimi yansıtıyor önüme. Ceplerim içimin aynası gibi...
Bir yanım diğer yanımı yalancı çıkarmak istermiş gibi birkaç madeni bozukluk çıkıyor cebimden. Şaşırıyorum, çünkü bozuk paraları cebime koymak gibi bir huyum olmamakla birlikte sırf bunun için taşıdığım bozuk para çantam bile var aslında. Unutmuşum herhalde diyerek tekrar geçiyorum ama yine aynı ses çıkıyor cihazdan. Bu sefer güvenlik görevlisi konuşmak yerine bakışlarını metalleştirerek üzerime dikiyor. Tekrar sokuyorum ceplerime ellerimi.
Eskilerden, çok eskilerden kalma bir sinema bileti, herşeyi saklama huyum tarafından günün süprizi olarak sunuluyor önüme. Aklıma o güne dair ayrıntılar geliyor, öncesine ve sonrasına dair görüntüler ışık hızıyla geçiyor belleğimden. Niyetlenip de dile dökemediğim birkaç güzel söz çıkıyor sinema biletinin peşisıra. Kısa cümlelere sığdırılmış uzun anlatılar, küçük notlara yazılmış büyük anlar, bir eşyaya yüklenmiş kocaman anlamlar...Kimlere ve hangi zamanlara ait olduklarını düşünüyorum kısa bir süre, derken bulmuş olmanın sevinci kaçamak bir tebessümle yerleşiveriyor hemen yüzüme. Sonra birden, yaşanıp da bitirilmemiş, anlatılıp tüketil/e/memiş bazı sıkıntılı anlar beliriyor aralardan bir yerlerden. Karanlık, can acıtan, yok sayılan, hatırlanmak istenmeyen...İçimin gölgesi yansımış olmalı ki gözlerime “iyi misiniz” diye soruyor güvenlik görevlisi yanıbaşımda, ben isteksizce ceplerimi boşaltmaya devam ederken.
Belleğin en korunaklı, gizli kapaklı odasının kapısı gizlice açılmış gibi, elimi attıkça kimilerinin varlığını benim bile unuttuğum, unutmuş gibi yaptığım bir sürü şey dökülüyor önüme. Yüzü olmayıp da izi kalan insanlar, cevabı verilmemiş sorular, sessizliğin örttüğü zamanlar, kabuk bağlamış yaralar, bitirilmemiş öyküler, öznesi olmayan cümleler, ertelenen acılar, sebepsiz kırgınlıklar, kişiler, sözler, yaşamlar...Geçmiş yaşanmışlıktan çok, bir yük gibi sıkışıp kalmış belleğimde, ağır bir koku gibi sinmiş üzerime, adımları belirsiz koyu bir gölge gibi takipte yüreğimi.
Ellerimi ceplerimden çıkartıp masaya koyuyorum yorgun bir ifadeyle. Ne çok doldurmuşum ceplerimi diye düşünüyorum önümdeki koca yığına bakarken. Gerekli gereksiz ne çok şey taşımışım, hala da taşıyorum bana ağırlık yaptığını, beni zorladığını, yorduğunu, önümü tıkadığını bile bile...Ben kendi yüzümü saklayıp sakınırken göstermeye, ceplerim olduğu gibi içimi yansıtıyor önüme. Ceplerim içimin aynası gibi...
*Görsel: Deviantart
Yanımda ol istiyorum sadece. Bana gül, bana inan, bana güven, bana anlat. Bir sabahını paylaş benimle, bir öğlenini geçir, bir akşamına yürü yanımda, bir geceni uyu. Bir sözünü bağışla, bir bakışını emanet et, en sevdiğin şarkıyı söyle, bir niyetini ilet...
Dedim ya yanında olayım istiyorum ben sadece. Çok değil arasıra hatırlanayım. İsmim dudaklarına, cismim gözlerine zaman zaman düşsün yeter. Sen ara sıra sev beni, aklına estikçe mesela, yüreğine bir rüzgarmışcasına değip geçtikçe...Yoğun ve yorgun geçen bir günün ardından, hiç ummadığın bir anda, bir tebessüm olup konayım avuçlarına. Hafifçe eğ başını, kıs gözlerini, al beni yerleştir yüzüne. Orada öylece kalayım.
*Görsel: Deviantart
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
BAŞLARKEN...
Bu blogda yer alan tüm yazı, görsel, müzik vb. içerikler sadece tanıtım amaçlıdır. İzinsiz, isimsiz veya link verilmeden yapılan alıntılar yasal değildir. Lütfen alıntının ÇALINTI olmaması için kendimize ait olmayan yazı, görsel vb. tüm içerikleri izin alarak, isim belirterek ve link vererek kullanalım. TEŞEKKÜRLER...
CIMBIZ
- ajanda/m (7)
- aşk/lı zamanlar (73)
- başka kalemler/den (45)
- bildirme/k (61)
- bloglar/dan (18)
- dışımdaki ben (16)
- dost/ani (17)
- eskiler/den (84)
- film/lik (18)
- gitme/ler (5)
- göz/lük (5)
- gün/lük (19)
- içimdeki hayat (29)
- kampanya (19)
- kendim/l/e konuşmalar (15)
- kitap/lık (37)
- kutlama/k (25)
- mim (49)
- sahibine mektuplar (40)
- sorular/sorunlar (46)
- şarkı/lık (6)
- şiir/lik (31)
- temaşa/lık (4)
AYNA
-
Canımın içi; Gözüne gökyüzü kaçmış senin. Dokunma! Bırak orada kalsın. Sen hep mavi bak hayata. Ama bulutsuz. Yağmurlar hep bana yağsın. Düş...
-
Bazı insanlar vardır hayatına nasıl girdiklerini anlamazsın. Sanki hep varmış gibi zamansız, rahat, huzurludur varlıkları ve ilk defaymışcas...
-
-Konuk kabul eder misin? -Başım üstüne... Hadi, çekinme gir. Yavaşça araladığın ve önce başını uzattığın kapıdan, yüreğini ve ak...
UMUR
-
Maviye İz Süren Şifacının Kalbi2 gün önce
-
Double Blind (2023)1 hafta önce
-
8 Mart 20242 hafta önce
-
Mutluluk ve Mevsimi Geldi Susadım Aşka4 hafta önce
-
Nebula Bilişim 20 yaşında!2 ay önce
-
A Jangada Pedra2 ay önce
-
-
Rüyalar4 ay önce
-
-
mutluluk yolu / yazar #Bertrandrussell6 ay önce
-
radde..6 ay önce
-
-
Senden N’aber?6 ay önce
-
-
Unutma Perdesi10 ay önce
-
bıçağın ucu11 ay önce
-
Gün ılıkça akıyor.....1 yıl önce
-
Bahçelerde Börülce1 yıl önce
-
-
Reng-i Hoda 19991 yıl önce
-
OL DEDİ OLDU2 yıl önce
-
Bir SES:)))2 yıl önce
-
BURASI RADYO ŞARAMPOL2 yıl önce
-
-
-
-
uzanip kendi yanaklarimdan opmek icin3 yıl önce
-
2021 Dilek Listesi3 yıl önce
-
Sohbet3 yıl önce
-
Blogcular Neden Artık Yazmıyor ?4 yıl önce
-
Corona Virüsüne Kedi Şifası4 yıl önce
-
-
KİMSE YOK MU4 yıl önce
-
Gayr-ı kabil-i tahammül4 yıl önce
-
Otelden Ayrılışım4 yıl önce
-
-
-
Dağınık zamanlar4 yıl önce
-
-
-
deneme5 yıl önce
-
-
Martı / Bölüm III5 yıl önce
-
Kurdun Savunması5 yıl önce
-
Nausicaa of the Valley of the Wind5 yıl önce
-
hem de çok.....5 yıl önce
-
SONBAHAR KİTAPLARIM5 yıl önce
-
Top Essay Help Reviews!5 yıl önce
-
NEYİ OKURUZ?5 yıl önce
-
"Gece, leylâk ve tomurcuk kokuyor..5 yıl önce
-
Manus Baba5 yıl önce
-
-
-
Mektuplar / aynam' a 16 yıl önce
-
Mektuplar / aynam'a 16 yıl önce
-
-
-
-
Duvar Dekorasyonları6 yıl önce
-
-
-
Otomatik taslak6 yıl önce
-
-
ŞURDAN BURDAN7 yıl önce
-
OĞUZCUĞUM ATAY7 yıl önce
-
-
EVE DÖNMEK7 yıl önce
-
Sisteki Goriller7 yıl önce
-
Hoş geldim niyetine...7 yıl önce
-
Eve Dönüş Hikâyesi7 yıl önce
-
Bitti7 yıl önce
-
İyi ki!7 yıl önce
-
Eksik kadın.7 yıl önce
-
-
-
-
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum8 yıl önce
-
Seksek8 yıl önce
-
Olağanüstü Genel Kurul8 yıl önce
-
-
My King (2015)8 yıl önce
-
Bir Adam, Bir Kadın ve Bir Bebek8 yıl önce
-
-
-
burdayım8 yıl önce
-
The Mirror (1975)9 yıl önce
-
YOL DİYALOGLARI9 yıl önce
-
İyi ki Doğdun Vişnapcım :)9 yıl önce
-
unuttum mu sandın?9 yıl önce
-
RAYLAR BOYUNCA MENDİLİMDE KAN SESLERİ9 yıl önce
-
Yeniden Başlamak....9 yıl önce
-
Yeni Bir Başlangıç...9 yıl önce
-
-
Kalbim, ah Kalbim!9 yıl önce
-
Taşındık!9 yıl önce
-
"İronik" (değil)9 yıl önce
-
-
Büyümek...9 yıl önce
-
Merhaba demeye geldim...9 yıl önce
-
Süleyman Seba9 yıl önce
-
-
-
Dilim Lal...9 yıl önce
-
Betting Guidelines Netherlands Vs Spain10 yıl önce
-
O ARTIK MELEK...10 yıl önce
-
KÜÇÜK BİR MOLA..10 yıl önce
-
PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ NİSAN AYI PROGRAMI10 yıl önce
-
-
Gidiyorum Bu11 yıl önce
-
Geçmiş, iz, yara...11 yıl önce
-
http://www.tugbailgaz.com/11 yıl önce
-
Great Wall of China Wallpapers11 yıl önce
-
Mutlu Bayramlar!11 yıl önce
-
-
-
-
"......."12 yıl önce
-
yağmur12 yıl önce
-
r'uhu'm..12 yıl önce
-
burada bir şey yok.12 yıl önce
-
Tıkanma12 yıl önce
-
(*)12 yıl önce
-
Deplasmanıma dokunma!12 yıl önce
-
Şükür Dansı..13 yıl önce
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-