Henüz gelmedin.
Ne yol biliyorsun ne de iz. Ajandanda işaretli tarihler arasında yerim, telefon rehberinde önceliğim yok hala.
Zamanım ve kimliğim belirsiz.
Sen kendi yaşam öykünde sana biçilmiş rolünü oynamaya devam ediyorsun her zamanki gibi. Aynı yoldan işe gidip geliyorsun hergün, alışveriş yaptığın mağaza, mahalle bakkalın, faturalarını yatırdığın banka, haftasonu takıldığın alemci tayfan, haftada bir yaptığın aile ziyaretlerin aynı.
Arada bir gözlerini tüm bu dış dünyadan alıp içine çevirdiğinde, dalıp gittiğinde sessiz, birşey olacağına dair tuhaf bir ürperti duyuyorsun. Bilinmezliğin çekici ama bir o kadar da ürkütücü yanı içini yakıyor.
Silkiniyorsun hemen bu tuhaf duygudan kurtulmak için. Bir yolculuğun başında olduğunu biliyorsun. Ama yerin henüz ayrılmamış. Kalkış saati belirsiz.
Adım adım yaklaşıyorsun, kıyılarında dolaşıyorsun, diğer yanı olacağın yaşamın, ortağı olacağın düşlerin...
Henüz gelmedin.
Meraklanma, bir kulağım kapıda bekliyor değilim zaten. Acelesi yok.
Senin buldum sanarak yaşadığın hayalkırıklıkların, benim beklerken büyüttüğüm sancılar geçmedi daha. Yenidir. Ve olmadığı kadar derin. Bırak iyileşsin önce yüreklerimiz, sızısı dinsin acıyan yanlarımızın, tedavi edelim kendimizi önce.
Eksik yanlarımızı tamamlayalım, fazlalıklarımızı törpüleyelim. Bizden önceki öyküleri bitirelim mesela. Son noktaları koyalım. Aramızda yeri olmasın yarım kalmış cümlelerin, tamamlanmamış hayatların, cevapsız soru işaretlerinin.
Başka öykülerden alıntılar yapmayalım, başkalarının kelimelerini sarfetmeyelim birbirimize. Sadece bizim öykümüz olsun, şu anda kağıda dökülen. Tek kahramanları senle ben olsun. “Biz” olalım...
Hazır olalım hem hayata, hem de birbirimize. Güzel bir bahar gününde, aynı kaldırımdan geçerken yanyana mesela, birbirimizi es geçmeyelim. Kaçırmayalım gözlerimizi. Başlamadan bitirmeyelim yaşanacakları.. Bizimki birbirimizi bulamadığımız, bulunca da birbirimizi vakitsizce harcadığımız kısacık bir aşk öyküsü olmasın.
Henüz gelmedin.
Geldiğinde ıslık çalmana gerek yok. Ya da kapıya şifreli vurmana. Sen vakti geldiğinde, sessizce karşıma çık yeter.
Yüreğim bilir...
Resim: loadtr.com
Ne yol biliyorsun ne de iz. Ajandanda işaretli tarihler arasında yerim, telefon rehberinde önceliğim yok hala.
Zamanım ve kimliğim belirsiz.
Sen kendi yaşam öykünde sana biçilmiş rolünü oynamaya devam ediyorsun her zamanki gibi. Aynı yoldan işe gidip geliyorsun hergün, alışveriş yaptığın mağaza, mahalle bakkalın, faturalarını yatırdığın banka, haftasonu takıldığın alemci tayfan, haftada bir yaptığın aile ziyaretlerin aynı.
Arada bir gözlerini tüm bu dış dünyadan alıp içine çevirdiğinde, dalıp gittiğinde sessiz, birşey olacağına dair tuhaf bir ürperti duyuyorsun. Bilinmezliğin çekici ama bir o kadar da ürkütücü yanı içini yakıyor.
Silkiniyorsun hemen bu tuhaf duygudan kurtulmak için. Bir yolculuğun başında olduğunu biliyorsun. Ama yerin henüz ayrılmamış. Kalkış saati belirsiz.
Adım adım yaklaşıyorsun, kıyılarında dolaşıyorsun, diğer yanı olacağın yaşamın, ortağı olacağın düşlerin...
Henüz gelmedin.
Meraklanma, bir kulağım kapıda bekliyor değilim zaten. Acelesi yok.
Senin buldum sanarak yaşadığın hayalkırıklıkların, benim beklerken büyüttüğüm sancılar geçmedi daha. Yenidir. Ve olmadığı kadar derin. Bırak iyileşsin önce yüreklerimiz, sızısı dinsin acıyan yanlarımızın, tedavi edelim kendimizi önce.
Eksik yanlarımızı tamamlayalım, fazlalıklarımızı törpüleyelim. Bizden önceki öyküleri bitirelim mesela. Son noktaları koyalım. Aramızda yeri olmasın yarım kalmış cümlelerin, tamamlanmamış hayatların, cevapsız soru işaretlerinin.
Başka öykülerden alıntılar yapmayalım, başkalarının kelimelerini sarfetmeyelim birbirimize. Sadece bizim öykümüz olsun, şu anda kağıda dökülen. Tek kahramanları senle ben olsun. “Biz” olalım...
Hazır olalım hem hayata, hem de birbirimize. Güzel bir bahar gününde, aynı kaldırımdan geçerken yanyana mesela, birbirimizi es geçmeyelim. Kaçırmayalım gözlerimizi. Başlamadan bitirmeyelim yaşanacakları.. Bizimki birbirimizi bulamadığımız, bulunca da birbirimizi vakitsizce harcadığımız kısacık bir aşk öyküsü olmasın.
Henüz gelmedin.
Geldiğinde ıslık çalmana gerek yok. Ya da kapıya şifreli vurmana. Sen vakti geldiğinde, sessizce karşıma çık yeter.
Yüreğim bilir...
Resim: loadtr.com
32 yorum:
blogun blograzzzide sahipsiz bir şekilde dolanıodu içim elvermedi valla:) gidip shaip çık bloguna..
yaa blograzzide iki kere açılmış bu blog..birisi sahipsiz gezenmiş.shipli gezeni fav yaptım bile:)
msjım ulaştı mı sana bilmiyorum ama dediğim gibi tamamen benim hatam ve beceriksizliğim :(( çok sağol ilgin ve alakan için...
Yüreğim bilir...Çok güzeldi.Sevgiyle kal güzel günlük.
teşekkür ederim saklıdefter sana ve o güzel sayfalarına :)) sevgiler...
peki ya nasıl iyileşir her kabuk bağladığında koparıp kanattığım bu yaralar? beklemesek, gelse sarsa sarmalasa iyileştirse?
kırılıp dökülmüş güvenimi, kendime insanlara olan, teker teker toplasa, onarsa?
ben beceremiyorum çünkü...
çok huzur verici bi yazı olmuş bu arada ellerine sağlık...
iyileşmiyor işte...her yara yer ediyor içinde bir yerlerde. sadece zaman zaman unutturuyor kendini. ama umut var ya işte yaşamaya dair, iyiye güzele dair işte o umut yaşatıyor bizleri her şeye rağmen. sevgilerle...
benim beklerken büyüttüğüm sancılar geçmedi daha. Yenidir. Ve olmadığı kadar derin.
insanın kendini bulduğu yazılardan biri...bu sancılar geçer mi? zaman iyi gelir mi her şeye? ya hiç iyileşmeyecek kadar derinse bu yaralar işte o zaman ne olacak?zaman ne yapabilir ki?
@böcük: keşke bende bilebilsem bu sorunun cevabını ama bilmiyorum işte. zaman, öyle değişik tuhaf, açıklamasız bir kavramki aslında bazen her şekilde yardımcı olurken bize, kapatırken yaralarımızı bazen de olur olmaz yerlerde tekrar gün ışığına çıkarıyor saklamaya çalıştığımız anları...
Size mi ait acaba bu yazı?
@recep hilmi tufan: evet bana ait. yazılarımda çok fazla alıntı kullanmam ama eğer kullandıysam da yazının sonunda mutlaka kimin olduğuna dair bilgi veririm. neden sordunuz merak ettim bu arada :))
İçinde yazarımsı bir hava sezdim de :)
@recep hilmi tufan: estağfurullah "yazarlık" ne haddimize :)) kendimizce karalıyoruz sadece hepsi bu...teşekkürler güzel havanız ve sezginiz için :))
iyileşme kısımlarını okuyunca dedim ki.. hıh benim bu ayki duvar tümcem tam da bu yazının altında kalmalı..
iyileşme
@7.oda: "zihnin iyileşmesi, kalbin iyileşmesinden daha yavaştır"...
benmaya merhaba. bu yazıyı kendi blogumda yayınladım ve özlem baki'den alıntı olarak yayınladım senin yazdıgını bilmiyordum affet. düzültmede yapıcam söz :D
@batraz: sevgili batraz özür dilemene ve değişiklik yapmana gerek yok çünkü beenmaya da benim :)) yani gerçek adım özlem baki olmakla beraber burada beenmaya ismini kullanıyorum hepsi bu :))
"Aramızda yeri olmasın yarım kalmış cümlelerin, tamamlanmamış hayatların, cevapsız soru işaretlerinin."
"Senin buldum sanarak yaşadığın hayalkırıklıkların, benim beklerken büyüttüğüm sancılar geçmedi daha. Yenidir. Ve olmadığı kadar derin."
"Yüreğim bilir..."
Hangi yazını açıp da kendimi kaybetmeyeceğim merak ediyorum beenmaya'm. Hem mutluluklarıma hem mutsuzluklarıma ortak oluyor yazdıkların her daim.
Umudumsun sen benim..
@feanor: kaybetme sakın kendini. sana ve yazacaklarına ihtiyacımız var :)) daha bir sürü öykümüz var birlikte yazıp okuyacağımız öyle değil mi...
ölümün abarttığın yanını merak ettim az biraz.. :)
@yazana dair: belki birgün onu da anlatmaya çalışırım :))
Yazarlık işte bu sayfalarda gizli Sevgili Beenmaya... Yolun açık olsun...
@aysema: her ne kadar ben kendimi çok uzaklarda görsem de çok teşekkürler keyif kattınız bu içten sözlerinizle günüme :)))
o da senin karşına çıkmanı bekliyorsa..o halde bu raslantıların aşkı olmalı.o seni beklemiyorsa zaten o değildir.
aşk üç harfli bir duygu ismi, karşımıza sevgiyi neffreti aldanmayı mutlulugu hüznü vs duyguları uyandıranlar çıkıyorsa, aşkı uyandıran da çıkar; tamam 'o' değildir her aşk duygusunun karşı tarafı.en olumlu yanına bakmak gerekirseen azından 'sen' var elde,kişinin kendi ile tanışması o ile tnaışması kadar önemli:)
@beyazmavi: o zaman aşk dolu günlere diyelim :)))
bu yazıyı yazdığın tarihte çok mutluydum...
@Tayfun: bu bir daha mutlu olmayacaksın demek değil elbete öyle değil mi bir başka yazının tarihinde de belki şu andan çok daha kötü zamanlar geçiriyordun...
Güzel bir yazı.Hayran bırakıyorsunuz yazılarınıza...
@etkinegitimci: çok teşekkür ederim. ve aynı zamanda hoş geldiniz kelimelerime :)))
Bu okumaya başladığım bloglara yağtığım mutad bir ziyaret. İlk yazılara yorum yapmak. Bazen aradaki değişimi, insanın geçirdiklerini ilk ile sona bakarak hissediyor insan biraz biraz...
Neyse...
Yazı çook hoşuma gitti.
Benden bir şeyler vardı, dokunduğumda üstüne gözlerimle, "tanıdık bu his bir yerlerden" dediren bir şey.
Sevgili Maya bunu karaladığında yıllardan 2008 miş. Neredeyse koca bir 3 yıl geçmiş üstünden... Gelmesini beklediğin belki hâla gelmedi, belki hâla gönlün onun, "o" olduğunu bilmedi. Belki yanıbaşında, belki yanıbaşında olan her hangi birinden uzakta biri... Hayat çok bilinmeyenli bir denklem gibi sevgili Maya. O günden bugüne baktığında, eminim hiç tahmin etmediğin insanlar girmiştir hayatına... Bir zamanlar birbirinizden habersiz olduğun insanlar. Onun ne yaptığını bilmediğin, senin ne yaptığından habersiz insanlar. Bir yerde keşismiş yollar ve muhakkak girmiştir hayatına böyle birileri. Bu meselede biraz öyle sanki... Bir yerlerde senden habersiz ama varlığından ümitdar biri ve senin habersiz olup varlığından ümitvar olduğun biri. Yollar kesişecektir bir şekilde, belki keşismiştir bile. Kim bilir. İşte çözümü zor, sonucu her an değişen, çok çetrefilli bir problem şu hayat biraz öncede dediğim gibi. Yinede beş satır ama...
Birde hep beklememek lazım ama gelenleri...
Bazen de gidip aramak çözümdür. Elde tutualn bir torba anahtardan, "elbet birisi açar bu paslı kilidi" deyip denemek misali.
Farkettim de gerekili gereksiz çokça uzatmışım. bitireyim... Umarım senin gelmesini beklediğin kişi yada belkide senin gitmen gereken kişiyi en kısa zamanda bulursun umarım.
Yazdıklarım içinde bana meçhul olan şeyler 2008 tarihli yazın göz önüne alınarak yazılmıştır (:
İyi geceler...
@Hayalin Derinlikleri: çok haklısın o günden bugüne hiç tahmin etmediğim insanlar girdi hayatıma ve hatta hiç tahmin etmediğim insanlar da çıkıp gittiler. bir şairin dizelerindeki gibi; kapılar kapanmak içindir, isteyen çıkıp gitsin diye...
biliyor musun öyle bir zamana denk geldi ki yorumun, öyle bir yazıya yapmışsın ki, şu anda anahtar elimde bir kapının önünde kilidi açma telaşındayım ben de şimdi...
çok teşekkür ederim.
hoş geldin.
ve iyi ki...
sevgiler...
:))
Yorum Gönder