Sevgili Ö.;
Beynimin kıvrımlarında bir sürü çengelli iğne asılı bugünlerde. Her birinde bir soru takılı ve her birinin ağzı, cevaplanamayanlar yüzünden açık. Son günlerde kurduğum komplo teorilerinin haddi hesabı yok biliyor musun? Kimi zaman öyle zorluyorum ki sınırlarımı, kendime geldiğimde ben bile şaşırıyorum halime ve aklımı kaçırmaya başladığımı düşünüyorum. Anlatmışımdır belki; seneler önce beni tanımayan bir adamın baktığı ve 35 yaşından sonra pskolojik tedavi göreceğimi söylediği tarot falı geliyor aklıma. Neyse diye rahatlıyorum sonra; tam olarak kafayı yememe 2 senem daha var diye gülümsüyorum.
Yaşlanıyorum galiba artık sevgili Ö.; o her fırsatta hayran olduğunu söylediğin özelliğimi, insanlara gösterdiğim sabır ve toleransı her gün biraz daha kaybediyorum. Her gün biraz daha aksi, asık suratlı, sabırsız ve sinirli oluyorum. Biraz daha sulugöz sonra; Haydarpaşa Garı yanarken de, gencecik bir baba daha doğacak çocuğunu göremeden iki sarhoşun atış talim tahtası olup ölürken de, büyük ikramiye ihtiyacı olan bir aileye çıkmış diye sevinirken de, Urfa'da çocuklar sokak köpeklerini dövüştürürken de tutamıyorum kendimi. Hem Haydarpaşa’ya hem bu yangını da sessiz sedasız seyreden halimize, hem ölene hem ardında kalanlara, hem bir ailenin bugüne dek yaşadıklarına hem bundan sonra yaşayacaklarına, hem çocuklara hem de köpeklere ağlıyorum.
Meraklı da oluyorum sonra, hatta bu konuda gitgide anneme benzemeye başlıyorum galiba. Geç geleceğini bildiğim halde merak ediyorum kardeşimi mesela. Sık sık konuştuğum bir dostun bir süre sesi çıkmayınca ya da yorgun ve yoğun olduğunu bildiğim senden gelecek iki satırı birkaç gün boyunca okuyamayınca rahat etmiyor işte içim. Sürekli aramak, sormak, yazmak istiyorum ama kızıp da bu sabırsız halime tutuyorum kendimi.
Sevgili Ö.; şimdi sana çok uzakmış gibi gelen, benimse bugünmüşcesine aklımda ve yüreğimde saklı tuttuğum günler öncesinin bir İstanbul akşamına dair, keşke konuşsaydın, daha çok anlatsaydın, demiştin ya hani bana, biliyor musun ben zaten çok uzun zamandır sadece sana anlatıyorum.
Sağlıcakla...
KASIM MEKTUPLARI 10’
Görsel: Deviantart
Beynimin kıvrımlarında bir sürü çengelli iğne asılı bugünlerde. Her birinde bir soru takılı ve her birinin ağzı, cevaplanamayanlar yüzünden açık. Son günlerde kurduğum komplo teorilerinin haddi hesabı yok biliyor musun? Kimi zaman öyle zorluyorum ki sınırlarımı, kendime geldiğimde ben bile şaşırıyorum halime ve aklımı kaçırmaya başladığımı düşünüyorum. Anlatmışımdır belki; seneler önce beni tanımayan bir adamın baktığı ve 35 yaşından sonra pskolojik tedavi göreceğimi söylediği tarot falı geliyor aklıma. Neyse diye rahatlıyorum sonra; tam olarak kafayı yememe 2 senem daha var diye gülümsüyorum.
Yaşlanıyorum galiba artık sevgili Ö.; o her fırsatta hayran olduğunu söylediğin özelliğimi, insanlara gösterdiğim sabır ve toleransı her gün biraz daha kaybediyorum. Her gün biraz daha aksi, asık suratlı, sabırsız ve sinirli oluyorum. Biraz daha sulugöz sonra; Haydarpaşa Garı yanarken de, gencecik bir baba daha doğacak çocuğunu göremeden iki sarhoşun atış talim tahtası olup ölürken de, büyük ikramiye ihtiyacı olan bir aileye çıkmış diye sevinirken de, Urfa'da çocuklar sokak köpeklerini dövüştürürken de tutamıyorum kendimi. Hem Haydarpaşa’ya hem bu yangını da sessiz sedasız seyreden halimize, hem ölene hem ardında kalanlara, hem bir ailenin bugüne dek yaşadıklarına hem bundan sonra yaşayacaklarına, hem çocuklara hem de köpeklere ağlıyorum.
Meraklı da oluyorum sonra, hatta bu konuda gitgide anneme benzemeye başlıyorum galiba. Geç geleceğini bildiğim halde merak ediyorum kardeşimi mesela. Sık sık konuştuğum bir dostun bir süre sesi çıkmayınca ya da yorgun ve yoğun olduğunu bildiğim senden gelecek iki satırı birkaç gün boyunca okuyamayınca rahat etmiyor işte içim. Sürekli aramak, sormak, yazmak istiyorum ama kızıp da bu sabırsız halime tutuyorum kendimi.
Sevgili Ö.; şimdi sana çok uzakmış gibi gelen, benimse bugünmüşcesine aklımda ve yüreğimde saklı tuttuğum günler öncesinin bir İstanbul akşamına dair, keşke konuşsaydın, daha çok anlatsaydın, demiştin ya hani bana, biliyor musun ben zaten çok uzun zamandır sadece sana anlatıyorum.
Sağlıcakla...
KASIM MEKTUPLARI 10’
Görsel: Deviantart
44 yorum:
Bir gün bana da mektup yazsan keşke Beenmaya.. Özledik seni..
Hangimiz yaşlanmıyoruz ve hangimiz kaygılanmıyoruz ki..
İnsan yaşlandıkça ,biliyor olmanın ve görüyor olmanın ağırlığını omuzların da daha fazla hissediyor sadece
unutmuyorum hiçbirşeyi ama yaşlanıyorum.. yaşlandıkça daha yüksekte örüyorum duvarları, ağlamıyorum kimsenin yanında, taş kalpli sanıyorlar beni, hayatımdan giden dostları özlemiyormuşum gibi. oysa kimseyi koyduğum yerden indirmiyorum ben . çocuklar daha çok ağlatıyor beni,daha çok güldürüyor, anne olduğumdan belki...
sehir daha anlamlı, ışıklardan rüyalar yapıyor geceleri.oysa hiç oluşmayacak anılarımız var bu şehirde, yakılan yıkılan çocuklukları var büyüklerin.
sonra hak vermeye başladım anne ve babama, daha sık konuşuyorum telefonlarda, meclis toplantılarında küfrediyorum içimden.
ben olsam müjgan derdim, sahi içimdeki kadının adı müjgan, ah müjgan, biz büyüdük ve kirlendi dünya...
Öyle bir an geliyor ki,unuttuğumuz en önemli şey geliyor,aklımıza;''Kendimizi sevmek''
Bloğunuzu severek okuyorum,sevgiyle kalın...
Bunlar yaşlılık beliritleri mi hayat tecrübesi ve yaşananların birikimi mi Maya'cım ne dersin?
Başka tarotçular neler söylemişti, hangisi oldu ki? İzmir gibi :)Hem hepimiz, az biraz, deliyiz.
Senin aksi ve asık suratlı olabileceğine inanmıyorum ben. Gülüşünden mahrum kalırsak, eksik de kalırız.
ah bu seni okumalar, ne keyifli bir bilsen... İşte bu yüzden iki adım yakınımdasın her zaman...
Satırlarını bana da yazılmış gibi okudum...
İyi ki yazıyorsun, iyi ki anlatıyorsun. Yüreklerimiz hep ağlıyor seçtiklerine, bunun yaşla ilgisi olduğunu düşünmüyorum ben. İnsan yüreği taşımakla ilgili galiba.
Ek olarak, yoksul yaşlı insanlara, gelin sizi ücretsiz tedavi edeceğiz, diyenlere aldanıp gözlerinden olan köylülerimizin haline de ağlıyorum.
Ve ülkemizin düşürüldüğü durumlara...
Sevgilerimle...
mayacım yıne
bızı bıze anlatmıs satırlarında
kendımı buldum
Duyarlı bir ruhtan kaleme alınmış bu satırlar. olup bitene sırtını çeviremeyen... insanlaşabilmiş bir hayatın dilinden... Üstelik de böyle bir zamanda, her şey birbir tüketilirken...
sevgili Ö.,
ben şahidim hergeçen gün biraz daha aksi oluyo...
inan bana.
ne güzel bir mektup bu.
hem hitap biçimi hem de dökülenler.
Her zamanki gibi zihin açıcı...
Hayatın gerçek, küçük bir kesiti ama beni bana anlatan da bir yazı.
Yüreğine, kalemine sağlık sevgili Beenmaya...
öncelikle sıcacık yüreğin için teşekkürler ne kadar içten bir yazı.Bir yorum dikkatimi çekti aysemanın yorumu "bunun yaşla ilgisi yok insan yüreği taşımakla ilgili" demiş ve senin dahada kocaman bir yüreğin var bütün dünyayı ısıtacak içine alabilecek kadar sevgiler...
Mayam;
sana "35 yaşından sonra psikolojik tedavi göreceksin "diyen adam hangi tarot kartıyla bu yorumu sana aktardı merak ettim.Neredeyse 20 yıldır tarot kartlarıyla haşır neşirim, kimseye ahkam kesen bir yorumda bulunmadım.Ayrıca tarot fal değil, yol gösterici sadece seçimi herzaman baktıran yapar.Bu son günlerde herşeye ağlama krizlerimiz ise biraz lodosun etkisi, biraz da kaynayan fokurdayan dünyanın çehresi değil mi?Seni seviyorum maya'm.Tontini.
Maya'cım kitapsesleri.blogspot.com da sana bir mim var yazmak istersen tabii:)
@Zuihitsu: yazmaz mıyım yazarım arkadaşım elbette....
ve özledim ben de...
@Ateş Böceği: belki de öyle ateşim böceğim bu yorgunluk gün ve gün artıyor akılda ve yürekte...
@y: ne diyeyim ki sana ben koca yürekli kadın. ama biliyorum ben demesem de sen beni anlarsın...
@Nehire: belki de tüm bu yorgunluğun en büyük nedeni de bu sevgili Nehire...
çok teşekkürler ve sevgiler...
@özlem: hepsinden bir parça varmış gibi geliyor bana arkadaşım hepsi birden...
@feanor: hepimiz az biraz deliyiz haklısın ama galiba ben biraz daha çok :)) fal muhabbetine gelince 2 sene sonra ben eğer delirirsem adamı nasıl bulacağız onu düşünüyorum şimdiden ben zaten hastanede olacağım için bu görev sana ait olacak feanor hazırla kendini :)))
@Brajeshwari: sana da yazılmış gibi, senden yazılmış gibi, sen yazmış gibi, ha sen ha ben ne fark eder ki...
sen anladın beni...
@aysemam: yüreğimizdeki acı, gözümüzdeki yaş her geçen gün daha da artıyor be aysemam. birbirimizin varlığı bile teselli etmiyor artık, edemiyor bizleri...
@öyküm: aynı senin gibi öyküm senin anlatmaların gibi bizi birbirimize...
@Elif Gizem: öyle mi sahiden Elifim elim kolum bağlı sanki hiçbir şey yapmıyor, yapamıyorken hem de sahiden hala insan kalabilmişmiyim...
sanmıyorum :((
@absalom: demek öyle absalom tek bir cümleyle yaktın kendini :))
@nalan: teşekkür ederim sevgili nalan ve de hoş geldin :))
@Onur: sevgili Onur senin bu sözlerin çok mahçup ediyor beni bilesin...
çok ama çok teşekkürler...
sevgiler...
@seda: elimden geldiğince sol yanımın farkında olmaya çalışıyorum sevgili seda ama ne kadar başarabiliyorum inan bilmiyorum. çok sağol bu güzel sözlerin için...
sevgiyle :))
@sufim: ben seni daha çok yüzünü görmeden yüreğini sevdiğim, yürekten sevdiğim sufim ben seni daha çok...
fala gelince de seneler öncesine dair pek çok ayrıntısını hatırlamadığım bir faldı aslında ve şöyle bir seçenek de sunulmuştu bana; bir yolda 30-35 yaş arasında hayatımı kökten değiştirecek bir fırsatla karşılaşacakmışım. çok kararsız kalacakmışım ama eğer kabul edip değiştirirsem mutlu olacakmışım. etmezsem de 35inden sonra hastane yolları gözükücekmiş bana :))
ne demişler fala inanma falsız da kalma :)))
@özlem: etmez miyim arkadaşım ederim elbet. ve böylece elimdeki mim sayısını 10'a çıkartırmıyım. çıkartırım da. ha peki bütün bu mimleri ne zaman yazarım bak onu bilmiyorum işte :))
sen hep anlat, yeter ki sen anlat, biz hep dinleriz :)
Burda biri tarot bildiğini mi söyledi :)ben doğru okudum değil mi :)) meraklıyım çok arz ederim
@Ateş Böceği: ben demedim valla bir bilene soralım mesela can sufi'ye :)))
Aglayalim o halde, kimse susturmasin tarihte bir kez. Kimse demesin niye agliyorsun, aglama, sacmalama. Aglayalim tarihte ilk kez...
@Uma: ağlamakla kalmayalım hatta birşeyler yapalım belki de ilk kez...
Ah Maya'cim, iste buna inandirdiklari icin daha da cok agliyoruz. Sanki biz bisey yapamadik da boyle diye agliyoruz.
Teslim olalim eger izin verdiyse, bir tek teslim olalim, Ol'ana, An'a...
@Uma: düşndüm de haklısın belki sevgili Uma...
beenmaya 03 12 2010 10:44
@özlem: etmez miyim arkadaşım ederim elbet. ve böylece elimdeki mim sayısını 10'a çıkartırmıyım. çıkartırım da. ha peki bütün bu mimleri ne zaman yazarım bak onu bilmiyorum işte :))
Yazı ile ilgisi yok farkındayım.Ama yazmadan duramayacağım.Benden ne istedin de kaç gündür kabus görmeme sebep oldun ?Yoksa...Sanırım...Ama lütfen!!! Falci ben değil-dim...Falcı ben değil-dim...Falcı ben değil-dim...
@papagangibi: senin yorumunun kumanda panelinde görünmeyip mail olarak da gelmemesi ve sonra benim aniden sayfada bu yorumu görmem???
arayı fazla açmışsın demek ki :))))
@AVRAM USTA: ben buna kısaca algıda seçicilik derim :)))
misal bugün bir adet mim yayınlama düşüncesindeyim ama sen hastasın diye birkaç gün daha sana dinlenme, kendini toplama ve mim fırtınasına hem bedenen hem ruhen hazırlanma süresi veriyorum. aman iyi değerlendir :)))
Tamam...İtiraf ediyorum...Kabul...O FALCI BEN-DİM!!!
@AVRAM USTA: o zaman bunun bedeli olarak akıl sağlığımı kaybettiğim an sana saracağım (sanki hiç sarmamışım da) bu da böyle biline!!!
Yorum Gönder