-Neyi tuhaf buluyorum biliyor musunuz? Kocanızın size hiç bakmamasını. Duvara bakıyor, yere bakıyor, ayakkabılarına bakıyor...
Ama ona bakmıyor. Evet, artık Kitty’ye bakmıyor. Neden diye sorulduğunda Walter için verilebilecek birçok cevabı var bunun. Ve hatta eşi Kitty için de. Oysa daha ilk karşılaşmalarında, Kitty, o aşkı arayan, mağrur, maceraperest, kendinden emin Kitty, umursamaz ve rahat halleriyle merdivenlerden inerken, bir bakış yetmişti Walter’ın ona aşık olmasına. Tek bir bakış! Bu bakışın, bu aşkın karşılığı yoktu belki ama Walter her şeye rağmen sevilebilme umudunu koymuştu ortaya. Kitty ise kendini sıkışmış hissettiği hayatından kurtulma zorunluluğunu ve mecburiyetini. Ah Walter Fane; zeki, sessiz ve sakin, sevecen ve erdemli doktor! Umut etmek yeter mi sandın bir aşkın karşılık bulmasına? Yetmezdi elbet. Ve yetmedi. Önce başka bir aşkın yanılsaması girdi aralarına. Sonraysa, öfke girdi, acı, hayal kırıklığı, zorlama, kimin haklı kimin haksız olduğunun birbirine karıştığı bir suç ve ceza. Kitty aşkı arayanken aldatan oldu bir anda. Bir umut için beklerken aldatılan Walter ise, cezalandıran. Aralarındaki en başından beri var olan ama görülmeyen mesafeye gelince; o artık uçsuz bucaksız, derin, aşılmaz bir uçurumdu.
İki uçtaydılar onlar artık. Kime verildiği belli olmayan bir cezanın çekilmesi için gidilen ücra bir kasabada, ölümcül bir kolera salgını yüzünden cehennemin yaşandığı bir cennet parçasında, birlikte ama bir o kadar da uzakta ve yalnız devam ediyordu yaşamları. Walter için hayat ağır ve acıtıcı bir sessizliğin arkasında sadece görevini yapmaktı artık. Kitty içinse geçmiş zamanların gölgesiyle şimdi’nin çaresizliğinde yaşamaya çalışmak.
Derken zaman, çevrelerindeki hayatın gerçeklerini sunmaya başladı önlerine birer birer. Kaçmaya çalıştıkça, başkalarının gözlerinde ve sözlerinde yakalandılar birbirlerine. Her seferinde yeniden başlayıp o kıldan ince köprüyü kurmaya, her seferinde aynı yol üzerinde yeniden rastlaştılar. Birbirlerine yeniden bakmaya başladıkları an, üzerlerine örtülü o duvak da kalkmaya başladı aslında. Birbirlerini yeniden keşfediyorlardı artık; sil baştan, en baştan, olduğu gibi, çırılçıplak. “Birbirimizde hiç sahip olmadığımız nitelikleri aramak hataydı” derken Kitty ve bunu kabul ederken Walter, aslında her ikisi de üzerine hiç konuşulmayan geçmişi koyuyorlardı önlerine. Şimdi’yi yaşarken anlamaya çalışıyorlardı birbirlerini. Anlamak bağışlamanın yolunu açıyordu ne de olsa bağışlamaksa şefkatin...Bu yüzden belki de ölümün beklenildiği o son anlarda bile hala birbirlerine bakıp, birbirlerinden af diliyorlardı.
Ah Kitty, sevgili güzel Kitty! Sen ki; eninde sonunda ölecek bir şey için bunca emek harcamak ne aptalca, demiştin Walter sana çiçekleri sevip sevmediğini sorduğunda. Şimdi seneler sonra oğlunla, küçük Walter’ınla birlikte bir çiçekçi dükkanındasın ve artık farkındasın yaşam denilen boyalı peçenin ardında gizlenenleri. Söylesene hangimiz bakmasını bile bilmeden görme telaşında değiliz ki?
Ve sen Walter, sen aşkı için kendini bile küçümseyen Dr.Fane. Şanslıydın ki her şeye rağmen gerçeği söyleyen bir kadın vardı yanında. Soran ve sorgulayan bir kadın. Yıkılmış bir köprünün başındayken birbirini tanıma, anlama ve anlatma çabasıyla yeni bir yolculuğa başladın. Biliyor musun, en değerli ve bir o kadar da zor olan çaba belki de “görmek” için gösterilendir. Ve bazen en büyük yolculuk iki insan arasındaki mesafedir.
*Bu yazı “Duvak/The Painted Veil” filminin ardından yazılmıştır.
**Koyu yazılan bölümler filmden alıntıdır.
Ama ona bakmıyor. Evet, artık Kitty’ye bakmıyor. Neden diye sorulduğunda Walter için verilebilecek birçok cevabı var bunun. Ve hatta eşi Kitty için de. Oysa daha ilk karşılaşmalarında, Kitty, o aşkı arayan, mağrur, maceraperest, kendinden emin Kitty, umursamaz ve rahat halleriyle merdivenlerden inerken, bir bakış yetmişti Walter’ın ona aşık olmasına. Tek bir bakış! Bu bakışın, bu aşkın karşılığı yoktu belki ama Walter her şeye rağmen sevilebilme umudunu koymuştu ortaya. Kitty ise kendini sıkışmış hissettiği hayatından kurtulma zorunluluğunu ve mecburiyetini. Ah Walter Fane; zeki, sessiz ve sakin, sevecen ve erdemli doktor! Umut etmek yeter mi sandın bir aşkın karşılık bulmasına? Yetmezdi elbet. Ve yetmedi. Önce başka bir aşkın yanılsaması girdi aralarına. Sonraysa, öfke girdi, acı, hayal kırıklığı, zorlama, kimin haklı kimin haksız olduğunun birbirine karıştığı bir suç ve ceza. Kitty aşkı arayanken aldatan oldu bir anda. Bir umut için beklerken aldatılan Walter ise, cezalandıran. Aralarındaki en başından beri var olan ama görülmeyen mesafeye gelince; o artık uçsuz bucaksız, derin, aşılmaz bir uçurumdu.
İki uçtaydılar onlar artık. Kime verildiği belli olmayan bir cezanın çekilmesi için gidilen ücra bir kasabada, ölümcül bir kolera salgını yüzünden cehennemin yaşandığı bir cennet parçasında, birlikte ama bir o kadar da uzakta ve yalnız devam ediyordu yaşamları. Walter için hayat ağır ve acıtıcı bir sessizliğin arkasında sadece görevini yapmaktı artık. Kitty içinse geçmiş zamanların gölgesiyle şimdi’nin çaresizliğinde yaşamaya çalışmak.
Derken zaman, çevrelerindeki hayatın gerçeklerini sunmaya başladı önlerine birer birer. Kaçmaya çalıştıkça, başkalarının gözlerinde ve sözlerinde yakalandılar birbirlerine. Her seferinde yeniden başlayıp o kıldan ince köprüyü kurmaya, her seferinde aynı yol üzerinde yeniden rastlaştılar. Birbirlerine yeniden bakmaya başladıkları an, üzerlerine örtülü o duvak da kalkmaya başladı aslında. Birbirlerini yeniden keşfediyorlardı artık; sil baştan, en baştan, olduğu gibi, çırılçıplak. “Birbirimizde hiç sahip olmadığımız nitelikleri aramak hataydı” derken Kitty ve bunu kabul ederken Walter, aslında her ikisi de üzerine hiç konuşulmayan geçmişi koyuyorlardı önlerine. Şimdi’yi yaşarken anlamaya çalışıyorlardı birbirlerini. Anlamak bağışlamanın yolunu açıyordu ne de olsa bağışlamaksa şefkatin...Bu yüzden belki de ölümün beklenildiği o son anlarda bile hala birbirlerine bakıp, birbirlerinden af diliyorlardı.
Ah Kitty, sevgili güzel Kitty! Sen ki; eninde sonunda ölecek bir şey için bunca emek harcamak ne aptalca, demiştin Walter sana çiçekleri sevip sevmediğini sorduğunda. Şimdi seneler sonra oğlunla, küçük Walter’ınla birlikte bir çiçekçi dükkanındasın ve artık farkındasın yaşam denilen boyalı peçenin ardında gizlenenleri. Söylesene hangimiz bakmasını bile bilmeden görme telaşında değiliz ki?
Ve sen Walter, sen aşkı için kendini bile küçümseyen Dr.Fane. Şanslıydın ki her şeye rağmen gerçeği söyleyen bir kadın vardı yanında. Soran ve sorgulayan bir kadın. Yıkılmış bir köprünün başındayken birbirini tanıma, anlama ve anlatma çabasıyla yeni bir yolculuğa başladın. Biliyor musun, en değerli ve bir o kadar da zor olan çaba belki de “görmek” için gösterilendir. Ve bazen en büyük yolculuk iki insan arasındaki mesafedir.
*Bu yazı “Duvak/The Painted Veil” filminin ardından yazılmıştır.
**Koyu yazılan bölümler filmden alıntıdır.
24 yorum:
Çok güzel bir film. Kitabını da çok severim.Yazınız pek düşündürücü olmuş.Teşekkürler.
Sabina
Kitabını okumuştum seneşer önce, etkileyiciydi. Film, denk gelmedi. Konusunu açığa çıkarmadan çok etkileyici bir yazı yazmışsın Beenmaya.
evlenmesek mi ki :/
ahauha evet benim burdan cikardigim bu oldu :D
Güzel filmdir... Üç, dört sene önce izlemiştim yanlış hatırlamıyorsam. Tuhaf hissetmiştim kendimi. Bir sürü bir sürü soru oluştu kafamda...
Mesela, sıkıntı, mutsuzluk, bunalım ihaneti haklı gösterir mi?
Seven, aşık olan bir insan intikam almak ister mi?
Eğer araya intikam girerse, ihanet edenle, ihanete uğrayan arasındaki vicdani denge değişir mi?
Ve bir çelişki fark ettim sonunda filme daha da çok "kadın"a dair, "Eninde sonunda ölecek bir şey için bunca emek harcamak ne aptalca" diyen Kitty, evliliğini riske atmadı mı eninde sonunda ölecek olan bir şey için...
Yaaaaaaa güzel filmdi evet ama, şimdi konudan üstü kapalı bahsedince benim burada yorumlamam olmuyor. Anladın sen onu :)
Maya;
Görme telaşımız hiç bitmeyecek ki..
bakmasını bilmesek de...
Ya yorulmadık mı.?
En büyük yolculuklara çıkıp da ulaşamadan..
Hep yarı yoldan döndük ya..
Mesafe ne kadar da uzunmuş..
Git git bitmiyor ki..:)))
Mayam bugünlerde film sonrası yazdıklarını da öyle çok seviyorum ki... Filmi daha önce izlememiştim. İzleyip tekrar gelip yorumlayacağım. Başka Dilde Aşk'ı da senin yazından sonra izlemiştim. Ve çok sevmiştim. Bu arada Natalie Portman'ın Siyah Kuğu filmini izlemiş miydin? Dün gece izledim ve çok etkilendim. İzlemediysen mutlaka tavsiye ederim. Bir de kocaman öperim:)
ve bazen en büyük yolculuk iki insan arasında ki mesafe...
üstelik aynı yolda, yanyana yürürken...
ne yazık...
Bazen bir yazı dikkatimizi çeker ve anlattığı şey belkide hiç tarzımız olmayan veya bir şekilde duymadığımz bir eserden söz eder. Merak edip o eseri incelersin.
Benim içinde böyle bir yazı oldu. Etkileyici bir yazı...
Kalbin en ağır halleri..
@Adsız: kitabını bilmiyorum ama filmini ben de çok sevdim sevgili Sabina...
teşekkürler ve sevgiler :))
@Vladimir: kitabı okumadığım için film konusunda bir kıyaslama yapamayacağım. hele ki en son körlük filminde uğradığım hayal kırıklığını düşününce...
ama film üzerine yazılacak pek çok önemli cümleler içeren bir filmdi sevgili Vladimir...
@LoLLa: seni bilmem ama ben öyle yapıyorum zaten gerçi bunun filmle bir ilgisi yok ama :)))
@Kırmızı Çizmeli Kedi: her iki tarafında çelişkilerin gösterildiği bir filmdi ve dediğin gibi pek çok soruyu da beraberinde getirdi kedi. üzerine çok ama çok konuşabiliriz :)))
@cinar: evet çok güzel filmdi ve evet anladım ben seni :)))
@Budeliçocuk: mesafe çok uzun da o mesafeyi uzunlaştıran biraz da bizler değil miyiz sevgili Budeliçocuk?
@Elif Gizem: bazen bazı filmler çok fazla etkiliyor beni. günlerce kurtulamıyorum üzerine sesli düşünmekten ve sonra bu sesli düşünceler yazıya dökülüyor işte Elif Gizem...
Siyah Kuğu'yu henüz izlemedim ama ilk fırsatta. kocaman öperim :))
@gereksiz adam: aynı yolda yanyana yüründüğü halde hem de. ve en zoru, acıtanı da yakınken uzak olunan bu mesafe...
@Feel our Lifes: teşekkür ederim beğeniniz için ve hoş geldiniz :)))
@İ.x.İ.r: ağır, zor ve acı...
"değerli ve bir o kadar da zor olan caba belkide görmek için gösterilendir"
Aynen. -
Görmek için aynı yöne bakmak,
Aynı yöne bakmak, baktırmak da zor, bunu başarsan da aynı algıda bakabilecekmisiniz. Birbirini anlamayanlar birbirini sevsede bu hep eksik olacaktır gibi geliyor bana.
sevgilerimle,
@Sonyaprak: her kim olursa olsun ve her ne yaşanırsa yaşansın, yaşananlar ne kadar aynı olursa olsun hiç kimse bir diğerini tam anlamıyla anlamaz, anlayamaz. bir yerde bir farklılık hep kalır dediğiniz gibi...
çok teşekkürler sevgiler...
DUVAK hemen izlemeliyim.
@sufim: bence de. pişman olmayacağına eminim :)))
Yorum Gönder