Pages

GÜN SONU RAPORU

7.11.2008
“Gün sonu alıyorum” dedim. “Ne alıyorsun" diye şaşkın bir sesle sordu, anlamadı tabi haklı olarak. Telefonun çalıyor, açıyorsun ve “efendim” diyorsun. Arayan kişi sana selamsız sabahsız, açıklamasız “gün sonu alıyorum” diyor birden. Aslında arayan kişi sana demiyor onu, o sırada kendisine ne yaptığını soran Meltem’e (iş arkadaşı) söylüyor. Fakat bir yandan seni arıyorken -telefonu bu kadar çabuk açacağını beklemiyor elbet- bir yandan da arkadaşına laf yetiştiriyor. Derken sen aniden açıyorsun telefonu ve karşından bir ses “gün sonu alıyorum” diyor sana. Ben olsam ben de şaşırırım tabi...


Neyse, “gün sonu alıyorum” dedim ben tekrar ona. Ve küçük bir açıklamayı hakettiğini düşünerek, küçük de bir açıklama yaptım. Yani işin en basit anlatımıyla “çeşitli bankalara ait pos makinalarından gün boyunca yaptığım bütün işlemleri ayrıntılarıyla gösteren işlem raporlarını alıyorum” dedim. Kırk yıldır tanışıyor değildik hatta yıl bile uygun bir zaman kavramı değildi tanışıklığımıza dair, ama biz kırk yıldır tanışıyormuş gibi, gerçekten günün sonunu getiren bir konuşma, gülüşme ve vedalaşma aşamalarını gerçekleştirip anlamsız başlayan ama anlamlı biten (en azından benim için) telefon konuşmamıza son noktayı koyduk. Yerimden kalktığımda en azından kırk yıldır tanıştığım çoğu insandan beni daha fazla anladığına emindim.

Elimde evraklarım muhasebenin yolunu tutmuşken bir yandan da kendi kendime konuşuyordum çoğu zaman yaptığım gibi. Kendi gün sonumu da alsam nasıl olur acaba diye düşünmeye başladım birden. Bedensel ve zihinsel faaliyetlerim için her gün “gün sonu” yapsam mesela. Duygusal, zihinsel, fiziksel raporlarımı sırasıyla akıl ve yüreğimden alsam. Sonra vicdanıma sunsam, “al işte bugünde böyle geçti bak bakalım ne var ne yok” diye. Eksik mi kalmışım çoğu zaman olduğu gibi yoksa fazlalığım var mı bir sonraki güne kalan. Ya da ucu ucuna eşitlemiş miyim bugünümü, ne karda ne zararda, ortalarda bir yerlerde yaşayıp gitmiş, tüketmiş miyim. Yarına ne bırakmışım, ne taşımışım bugünden. Yarından yana neye ümitlenmişim, heveslenmişim. Bak bakalım ne katmışım kendi ellerimle kendi yaşamıma, ve neleri atmış, azaltmışım kendimden. Hadi kendime olmadı diyelim, bir başka yaşama bir yararım dokunmuş mu acaba, kendim için olmasa bile bir başkası için iyi bir şey yapmış mıyım. Yoksa suya sabuna dokunmadan bir günü daha yırtıp atmış mıyım ömür denen bu sayfaları hızla tükenen takvimden...

Tüm bu ve benzeri soruların cevaplarından oluşan uzun bir rapor sunsa bana vicdanım. Sonra ben o raporu okuyup, üzerinde iyi kötü düşünüp, artık “dün” olan bugünden alacağımı alıp, yarına doğru devam etsem. “Gün başı” yapsam yeni bir gün için mesela. Sil baştan, yine, yeni ve yeniden başlasam....Olur mu acaba. Neden olmasın ki. Gerçi bu soruların çoğunu zaten gün içinde sormuyor muyuz kendi kendimize. Yada geceleri tekbaşınalığımızı bu cevabı çoğu zaman bilinmeyen, bilinse bile nedense tam olarak verilemeyen sorularla boğup durmuyor muyuz. Sonra da sırf bu soruların ağırlığından kurtulmak için belki de, uykunun o sıcacık kollarına sığınıp da kaçmıyor muyuz kendimizden...Belki de bu cevapları erteleyerek aslında bütün bir yaşamımızı ertelemiş olmuyor muyuz. Ve her seferinde biraz daha eksik yaşamıyor muyuz hayatı olması gerektiğinden...

Telaşla çıktım muhasebeden. Yok yok vazgeçtim ben bu işten diye söylendim kendi kendime. Ucu bucağı gözükmeyen upuzun bir raporu düşünmesi bile yormuştu beni. Yok yok böylesi daha iyi. Ben kendi kendime hallederim duygularımı, düşüncelerimi, yaptıklarımı, yapacaklarımı, kendime dair ne varsa hepsini...İşleme, rapora, işin içine rakamların girmesine ne gerek var. Hem ben oldum olası matematiği de hiç sevmem...Bırakmalı, akıp gitmeli hayat bir su gibi ellerimden. Ben avucumda kalan su damlalarının değerini, o serinliği hissedeyim yeter...

“Ne oldu ne bu suratının hali” diye sordu Meltem. Topladım pılımı pırtımı, “yok birşey” dedim, “işim bitti, çıkıyorum ben. Gün sonlarını muhasebeye teslim ettim.”




Resim: kadin.muhendisler.googlepages.com/rapor.gif/r...336 x 365 - 31k

24 sayfa ekleyen:

My little Montenegro dedi ki...

Benim çok sevdiğim bir dostum vardı nezaman akşam üstü arasam ynı cümleyle karşılaşırdım "Ebru dur günsonu alıyorum " Peki duruyorum ben zaten gün sonu günsonu ...Çoğu sefer aynı düşüncelere dalmışlığım olmuştu ve seninde dediğin gibi ertelemeleri anımsamıştım ve her ertelemede yüzleşmekten kaçtıklarımı...En eylencelisi yüzleşmekmiş aslında onu anladım...Erteledikçe büyüyen sıkıntıları barındıracak bir bünye dğil benimkisi ...Mütemadiyen düzenli günsonu raporları var dosyalarımda hepsi kapanmış ve acısı orda kalmış...

Sevgilerimle ...

sufi dedi ki...

Gün sonunu vicdan denen muhasebene teslim etmişsin zaten bu yazınla.Allah'tan ki bloglarımız var da duygusal, zihinsel ve fiziksel raporlarımızın bir kısmını belgeleyip can dostlarımızın yorumlarına sunuyoruz.Onay bekliyoruz.Kötü düşüncelerden izleniyoruz korkusuyla ya da vicdan terazilerimizden dolayı kurtuluyoruz.Kendimizle hesaplaşmalarımız dostlarımızla paylaşıma dönüşüyor çok şükür, sevgilerimle.

efsa dedi ki...

bu günsonu denilen meret öyle bişiydir ki (her gün yaparsın alışınca) yapmak zorundasındır çünkü (beyninde),
arada başkasının desteği ile parametreler yüklenir sana (senin bana yaptığın gibi),
başkasına chip paralar yüklersin onlar sana ekledikçe,
vermiş olduklarının bazılarını tek çekip taksit taksit alırsın. ama asla tam alamassın hesabına bir göz attığında. hep birşeylerin kesintisi vardır.

ama nedense hep senden çekilir çekilen...

Yeşim Özdemir dedi ki...

Şöyle bir düğmeye bassak ve gün sonu raporumuz elimzde olsa, gözümüzle somut bir şekilde görürsek belki de ne kadar gereksiz şeylerle günümüzü rezil ettiğimizi daha net bir şekilde farkederiz diye düşündüm. Amma da uzun bir cümle oldu haaaa:)

Adsız dedi ki...

Çok hoş yahu! Bu gün sonlarını ben her gece uyumadan önce yapıyorum. Ama bazen yapmamak ara vermek de iyi oluyor. Kendini çok didiklemek de sağlıksız olabiliyor arada...benim taktik bu yani...Ara ara, ara verimek...

Biraz dedi ki...

Gun baslangici raporlari (Gun basi)...bugun sunu yapicam, bunu yapicam planlari...ya da ruzgarda savrulan yaprak misali nasil olacaksa oyle olacak.

"Gun sonu" terimini simdi duydum senden...bir suru ilginc blog yazilir bu konuda. Zengin konu. Ama sen de hem dusundurucu hem de guzel yazmissin. Eline saglik...bi de iyi haftasonlari:)

Brajeshwari dedi ki...

Gün sonlarını sonlamak, hayatı biraz noktalamak gibi geliyor banada..Çünkü gün içindeki yaşam raporlarımız, günlük tutulacak gibi olmuyor ki..bazen o analiz aylarca sürebiliyorken, muhasebeciliğe soyunmak gerekiyor..
olanı yaşamak, yapabildigini doğru yapmak ve bırakmak yeterli bir kontrol diye düşünüyorum..Bu yüzden içimdeki muhasebeciyi çıkarttım, uykularım rahat ve matematiği senin gibi sevemiyorum bende beenmaya...

Adsız dedi ki...

kasmana gerek yok, senin sonunu ben getirecem.

Seyyah dedi ki...

gün sonuyla başlar, iç muhasebeye döner... hesaplar bir görülür ama hiç denk düşmez Beenmaya.. bazen ince hesapları defterde bırakmak lazım. hem zaten bloglarımızda pos makinesi değil mi:))hesapsız kitapsız sevgilerimi gönderiyorum sana...

Pilli Petro dedi ki...

bazen ben de gün dökümü yaparım ama her gün tek tek, kimi hesaplarım doğru çıkar, kimisi yanlış,eksik.

hiç memnun olmam hiç bir halinden :)) huy ediniyo insan bi süre sonra da bazı huylar yoruyo insanı. beni yorduğunu gördüğümden çoğu kez dün dökümü yapmıyorum :))

buraneros dedi ki...

Zaten muhasabeye bırakmıyormuyuz?Ve bir süre sonra onlar arşive giderken kattıklarını bize bırakıp;her yıl başında yeniden onaylanmış muhasebe defterlerine yeni başlangıçlar yapmıyormuyuz,yeni envanter zamanlarına kadar...Bu güzel ve keyifli bir ''oyun'' bence tadına bakıp oyunları bilip seven insan(lar)bulununca...Bak Bülent Ortaçgili'in o şarkısını söylüyorum ben,Sesim geliyor eminim:))

akilliigne dedi ki...

selam arkadaşım
isanın kendini muhasebe ettiği muhakaktır ama vesileyle genelde de yaşanan olumsuz durumlar da yani kötü durumlarda örneğin hastalandığında sendeki bu vesile anı dolayısyla bizide nasiplendirdi ve de konuyu irdelemen çok etkileyiciidi
***GÜN SONU***

kesinlikle katılıyorum yaşadığımız günün sonunu almayı çünkü zamanı ve kendimizi ancak görerek düzelte biliriz.
bu güzel paylaşımın için teşekkürler.

siminya dedi ki...

Gün sonu alıyorum kırmızı, yaptığım vicdan muhasebeleri,hayatımız inanılmaz mutsuz geçmesi ama melek gibi bir arkadaşımın duyarlılığı,inceliği,hep güzel olması.Bunlar çıktı gün sonundan, s.s

efrasiyab dedi ki...

ben de genellikle yıl sonu yaparım. hatta ömür sonu. mesela iki gün önce 25 yıllık bi son yaptım, ve o kadar çok keşke çıktı ki ne yapacağımı şaşırdım. bu işler zor.

Unknown dedi ki...

Kendi rapor sonuçlarımın gün sonunda hep aynı çıkması korkutur beni :) yüzleşmek istemem..

beenmaya dedi ki...

@agnus dei: erteledikçe daha da ağırlaşıyor o kaçındığıklarımız, saklandıklarımız bir şekilde kaçtıklarımız o halde bünyeyi hafifletmek varken vakti zamanında ağırlaştırmak ve hayatı da ağır ağır yaşamak niye öyle değil mi :)) güzel anneye ve güzel bebişe sevgilerle hadi tamam ayıp olmasın babaya da selam iletelim :))

@sufi: hatta çoğu zaman bir ayna gibi kendimizden bahsederken aslında bir başka dostun diline tercüman oluyoruz öyle değil mi :)) yürekten sevgi ve selamlarla...

@efsa: hımm bak ben işin bu kısmını hiç düşünmemiştim. neyse sen hele bir gel o chip chipleri toplıcam ben senden :))

beenmaya dedi ki...

@yeşim özdemir: amma velakin ne kadar anlamlı bir cümle oldu bilmem farkında mısın :))

@maviye yolculuk: doğru aslında fazla didiklemek de çok yararlı bişi değil aslında. o dengeyi bi şekilde ayarlamalı. haftasonlar mesai yapmamalı mesela :))

@biraz: aslında dediğin gibi bir sürü şey çıkar bu konudan. ama ben bizzat yaşadığım dialog üzerine aklıma ilk gelenleri dile getirdim. mesela senden de güzel birşeyler çıkar bu konuda ne dersin :))

beenmaya dedi ki...

@brajeshwari: :)) zaten olması gereken de o ve sen en iyisini yapmışsın :))

@arti: e hani hala yaşıyorum ben :))

nily: hesapsız kitapsız sevgin alnıp eklenmiştir yüreğime ve aynı şekilde hatta üzerine biraz daha eklenerek tekrar sana yollanmıştır bilgine :))

beenmaya dedi ki...

@bekriya: ahah çok iyi ya. dün dökümü hatta gelecek dökümü bak neler çıkar aslında bu işin içinden biliyor musun :)) gün dökümüne yani bugüe gelince boşver bizim neyimize hesap kitap yapmak yaşıyoruz işte gönlümüzce :))

@buraneros: evet hatta hala geliyor :))

@akıllıiğne: gün sonu kısmı elbette işin abartısı ama her gece kafamızı yastığa koyduğumuzda gün içinde iyi kötü olanları düşündüğümüzde bu bile muhasebe yapmak değil mi sonuçta. ve bunu ben yapmıyorum diyen biri olabilir mi...sevgiler selamlar dostum...

beenmaya dedi ki...

@siminya: o arkadaşın seni ne çok sevdiği de çıktı mı peki :))

@efrasiyab: o keşkeler her ne olursa olsun ne yaparsak yapalım çıkacak gibi geliyor bana...bu arada geç te olsa nice nice ve az keşkesiz günler, yıllar zamanlar sana...sevgilerimle...

@hayatın ortasında: ama bazen mecbur kalıyoruz sanki ne dersin :))

saklıdefter dedi ki...

Yine çok güzeldi:) Bildiğim bir yazı vardı bulamadım. Gün bitiminde rahatça kapatabiliyorsak gözlerimizi, mutluca pişman olmaksızın yaptıklarına.... en güzeli.
Sevgilerimle canım, mutlu kal...

beenmaya dedi ki...

@saklıdefter: içimiz rahatsa huzur varsa eğer o günün sonubda daha ne istenir ki öyle değil mi :)) sağolasın canım benim sevgiler...

7.oda dedi ki...

ama bazen bazı günler hiç bitmez ki :)
biz o bir günün "gün sonunu" bir ömür boyu yaparız !!

beenmaya dedi ki...

@7.oda: ömür sonu raporu gibi birşey değil mi...