Dün bitti…
Eskiydi zaman. Bizler yeniyetme koşturmacalarda…Sonra yeniyetme aşklar vardı. Kendisi değilse bile adı çat kapı geliveren. Sevmeler vardı ansızın ortaya çıkıp ta sonu sanmalara varan. İnsanlar vardı, her biri bir diğerinden farklı ama bir o kadar da aynı olan öykülerin kahramanı…Bilirdik, her bir öykü bir diğerine bağlanırdı çünkü bir yerinden. Yaşardık, herbirimiz bir diğerinin öyküsünde misafir. Sanardık ve sanmalarda kalırdı her şey, sen, ben, diğerleri, ne varsa hayata dair…Sanardık ama gerçektik en azından. Peki ya şimdi…
Bugün yanıbaşımda…
Şimdiye dair pek bir şey yok. Kalmamış, ne elimde avucumda, ne de aklımda…Herşey gözle görülmeyen bir sis perdesinin altında. Zaman sarkacı dünle yarının arasında sıkışıp kalmış. Gidip gidip gelmeler yaşıyorum sürekli. Durduğum noktayı kaçırıyorum çoğu zaman. Adım atıp da gidemediğim bir kapı eşiğinden bakakalıyorum hayata…Aklımın almadığı, içimin sığmadığı bir yaşama kendimi sığdırmaya çalışıyorum. Sonra birden yanıbaşımda duran bugünü fark edip afallıyorum. Neden diye soruyorum. Geçici bir hafıza kaybı diyorlar. Geçsin diye bekliyorum…
Yarın belki gelir…
Tanığı olmayan düşlerin ağırlığı var belleğimde…Herşeye rağmen adını koyamadığım bir şeyler var beklediğim. Gelir mi diye soruyorum. Lanet ancak yaşanırsa tükenir diyorlar. Görmezden gelerek bir savaşı bitiremezsin. Yarım kalmış bir hayatın üzerine yeni bir öyküyü inşa edemezsin. Ve sevemezsin kendini, kendinden kaçarak. Sen sadece bekle…Geçmişinden vazgeçmeden, bugününü yaşayarak…
Susuyorum…
Gözlerim kapalı…
İçimde zaman kesikleri…
Ne güzeldin bende bir bilsen diye düşünüyorum sonra aniden…
Bilmediğin ve bil/e/meyeceğin zamanların seyrinde giden ömrüme hayıflanarak…
Görsel: loadtr.com
Eskiydi zaman. Bizler yeniyetme koşturmacalarda…Sonra yeniyetme aşklar vardı. Kendisi değilse bile adı çat kapı geliveren. Sevmeler vardı ansızın ortaya çıkıp ta sonu sanmalara varan. İnsanlar vardı, her biri bir diğerinden farklı ama bir o kadar da aynı olan öykülerin kahramanı…Bilirdik, her bir öykü bir diğerine bağlanırdı çünkü bir yerinden. Yaşardık, herbirimiz bir diğerinin öyküsünde misafir. Sanardık ve sanmalarda kalırdı her şey, sen, ben, diğerleri, ne varsa hayata dair…Sanardık ama gerçektik en azından. Peki ya şimdi…
Bugün yanıbaşımda…
Şimdiye dair pek bir şey yok. Kalmamış, ne elimde avucumda, ne de aklımda…Herşey gözle görülmeyen bir sis perdesinin altında. Zaman sarkacı dünle yarının arasında sıkışıp kalmış. Gidip gidip gelmeler yaşıyorum sürekli. Durduğum noktayı kaçırıyorum çoğu zaman. Adım atıp da gidemediğim bir kapı eşiğinden bakakalıyorum hayata…Aklımın almadığı, içimin sığmadığı bir yaşama kendimi sığdırmaya çalışıyorum. Sonra birden yanıbaşımda duran bugünü fark edip afallıyorum. Neden diye soruyorum. Geçici bir hafıza kaybı diyorlar. Geçsin diye bekliyorum…
Yarın belki gelir…
Tanığı olmayan düşlerin ağırlığı var belleğimde…Herşeye rağmen adını koyamadığım bir şeyler var beklediğim. Gelir mi diye soruyorum. Lanet ancak yaşanırsa tükenir diyorlar. Görmezden gelerek bir savaşı bitiremezsin. Yarım kalmış bir hayatın üzerine yeni bir öyküyü inşa edemezsin. Ve sevemezsin kendini, kendinden kaçarak. Sen sadece bekle…Geçmişinden vazgeçmeden, bugününü yaşayarak…
Susuyorum…
Gözlerim kapalı…
İçimde zaman kesikleri…
Ne güzeldin bende bir bilsen diye düşünüyorum sonra aniden…
Bilmediğin ve bil/e/meyeceğin zamanların seyrinde giden ömrüme hayıflanarak…
Görsel: loadtr.com
36 yorum:
geçmişi elimize sunulan en büyük nimet sanıyoruz da ondan tüm bunlar !
geçmişin yıkıntılarına, kırık dökük yaşanmışlığa mahkum edilme hali.hepimiz yapıyoruz ben, sen, diğerleri...
geçmişi unutmadan, geleceğe odalanığ anı yaşamak tüm mesele ama tam anlamı becerebilene aşk olsun :)
Her gelişimde başka reim maya, sırf sana bakmaya geliyom hatun :)
reim: hindistan da bir ayin türü. O değil resim olacak :)
@Bekriya: işte onu becerebilsek belki de çözücez boğazımızda bir yumru gibi tıkanıp kalmış olan düğümü...
@Siminya: anladım ben seni siminim :)) ve bu fotolar hep senin için. daha dur neler koyacağım buraya :))
"Yarım kalmış bir hayatın üzerine yeni bir öyküyü inşa edemezsin. Ve sevemezsin kendini, kendinden kaçarak."
Varsın iyi ki..
@feanor: yarım kalmışlıklar yüzünden hep teğet geçiyoruz ya yaşama, hep geride kalıyor aklımızın, yüreğimizin bir yarısı, hep acabalar doluşuyor bugünümüze...
sen de öyle...
yine hatırlanan bir yorumun hayatımıza kattığı bir çok şey.
seni okumak geçmişle bağlantı kurmak gibi olyor, bazen ise bugünü yaşamak ama daha bilinçli olmak gibi...
geçmişi hatırlayarak ilerlesende bu sefer de onların sana kattığı tecrübelerle olacakları önceden görmek yoruyor insanı.
@efsa: geçmişi yok sayarak ya da sürekli gölgesinde yaşayarak devam edilen bir hayat gerçek anlamda hayat değildir öyle değil mi...geleceği yönlendirmek adına çok fazla uğraşıp didinmek de doğru değil bana göre. en önemlisi bugün aslında. çünkü bugün dünün geleceği ve yarının geçmişi. bugünü olması gerektiği gibi yaşayabilirsek eğer ne geçmişten ne de gelecekten yana kaygımız olur diye düşünmekteyim ben güzel kardeşim. öperim...
Beni geçmişe götürdün canım.
''Yarım kalmış bir hayatın üzerine yeni bir öyküyü inşa edemezsin. Ve sevemezsin kendini, kendinden kaçarak. ''
Yüreğine sağlık canım.
@Muhabbet Çiçeği: tam olmak tamamlamaktan geçmez mi çiçeğim. yarım yarım yaşayarak nasıl "yaşadım" denilebilir ki...sevgiler...
Yaşamın yapması gereken bir iş vardı. Bizi neden yaşadığımıza ikna etmekti işin adı. Oysa her görevini savsaklayan gibi o işi de bize bırakmıştı. Hem yaşayacak hem de neden yaşadığımıza kendimizi ikna edecektik. Her sabah kalktığımızda belki günün anlam ve önemi üzerine düşünecek, bizi mutlu eden birşeyler yakalayacak ve gülümseyecektik hayata. Bir görev miydi bu?..Madem doğmuştuk yaşamalıydık değil mi? İçimize düşen ateşleri söndürmek, üşüyen yerlerimizi ısıtmak ve hep eğriyi doğru yapmaya çalışmak, işleri yoluna koymaya çalışmaktı hayat...Aslında hayat neydi bilmiyorduk
Elimizdeki en gerçek zaman "şimdiki zaman" Anı yaşamak elimizden gelen tek şey. Ve aslında en doğrusu...
Bilmediğin ve bil/e/meyeceğin zamanların seyrinde giden ömrüme hayıflanarak…
Giden ömrümüz bize saçlarımıza yıldızlar bırakıyor ve yüzümüzün her çizgisindeki yaşanmışlıgı seyrediyoruz her aynada ki benlerde...
Gidiyor ömrümüz tek saglam olan kalemımız bizde oturup birşeyler karalamasak ölecegiz be canım...
@Arzu'M: bu sahiden bir görev miydi yoksa yaşam aslında bize kendisini yaşayarak öğrenme şansı vermişti de biz bunu görev mi bildik...ucu açık sorular bunlar aslında ve bir o kadar da ucu açık cevapları olan...ama asıl doğru ve değişmeyen bir gerçek var ki hayat tam içimizde, tam sol yanımızda atıyor tam da şu anda. işte asıl önemlisi ve değerli olan...
"Zaman kesikleri"
O kadar derinden vurgun yedirten bir bir başlık koymuşsunuz ki yazınıza, üzerine kurulacak bir çift sözcük bırakmadınız geriye...
@Maviye Yolculuk: öyle arkadaşım sahiden de öyle...dünün yarını ve yarının geçmişi "şimdiki zaman"...biri geçmiş biri henüz ortada yok. o halde elimizdekinin değerini bilmeli öyle değil mi...
@Elif...den: yüzümüzdeki çizgileri, saçlarımızdaki yıldızları yazıyoruz aslında her birimiz öyle değil mi...ama biz yazdıkça azalmıyor aksine yazdıkça hep yenileri ekleniyor bize...
@:)den: başka birkaç yazımda daha kullanıyorum bu tanımlamayı ve benim için çok derin, çok büyük anlamlar taşıyor bu ifade her nedense. üzerine öyle çok şey söyleyip yazabilirim ki :))
aynı yerden baktığımıza ve bakmakla kalmayıp gördüğümüze çok sevindim. hep ismin gibi kalman dileğiyle...
yarım kalan hayat değilki hiç bir zaman!Devam etmekte olan hayatın içindeki hikayelerden biri sadece; ya da bir diğeri; ya da üçü beşi onu belki; eğer yarım kaldığı düşünülen öyle sayılan ya da öyle hissedilen bir şey varsa...o yarım kaldığı, bitmediği düşünülen ya da öyle nitelenen her neyse; o da, sonu o şekliyle bitmiş bir tamamlanma hali değilmidir aslında:))
Her öykü mutlu sonla bitmiyorki;bazen son yazdığında ucu açık kalıyor, sızısı yarası nesi varsa; ama sonuçta bitmiş oluyor dimi:))...bazen gözyaşı döküyor izleyen ya da yaşayan ...bazen gülüyor..ama her bir okunan gibi,herbir yaşananda sürekli katarak, daha güzel ,sonu daha iyi ''yazılabilir''ya da sürdürülebilir senaryolar tutuşturmuyormu elimize...
Dolayısıyla ve son tahlilde, umutsuzluğa ve serzenişe gerek yok bence :))yarım kalan hayat olmadığı için; sadece öyle kalan bir öykü olduğundan,yeri saati ve zamanı geldiğinde kalem yenisini her zaman yazabilir,yazar...bak durduramadım yine klavyeyi,keşke blog yazısı yapsaydım:))
Sahiden anı farkedemiyoruz. Cümlelerin yüzüme çarparken ; uyumak için verdiğim mücadelerde hep geçmişi kurcaladığımı anımsadım.Geçmişi zihnimden geçirdiği tekrar tekrar yaşadım anlar ki her gece yaşıyorum hala..Neden güne dair birşey yok ; neden dün ve yarın arasında hapsolduk biz ?
Zamanın sana yaptıklarına bayılıyorum.Gittikce güzellesiyorsun bence...
Zaman kesiği ne kadar sürede iyileşir ya da iyieşirmi sahi?
@buraneros: söylediklerine katılmakla beraber şu yanlış anlaşılmayı da düzeltmek istiyorum; her insanın hayatın bir parçası olması dışında başlı başına birer hayat olduğu düşüncesiyle yazıldı bu yazı biraz da...hayatımızı bir bütün haline getiren ve şu andaki biz olmamızı sağlayan öykülerin her biri de kendi sahipleri, içeriğindeki kahramanları, yaşanmışlıkları, yüklenilen anlamları ile kimi zaman başlı başına birer hayat olur bana göre. ve hatta öyle bir yere oturturuz ki onları bazen kendi hayatımızın bir parçası olmaktan çıkıp da tamamen onun önüne geçen bambaşka bir yaşanmışlık olurlar. bitip bitmemeleri, nerede ne şekilde yer alıyor oldukları, yarımlıkları veya tamamlanmaları ise tamamen bize kalır tabiki böyle durumlarda...
@Batuhan Doğu Alkaya: yetinmesini bilmiyor olabiliriz mesela ve yaptıklarımıza dair güvensiz oluşumuz emin olmayışımız, hep acabalarla yaşayışımız..bu nedenle geçmişe dair hep keşkeler ve geleceğe dair de umarımlar var hayatımızda. bunların hesabını yapmaktan ve sadece bunları düşünmekten şimdiyi unutuyoruz...
@Brajeshwari: :)) umarım öyledir umaım yarıyordur be güzelim :))
@Yeşim: bir bilene sormak lazım bunu canım benim ama bilen var mıdır peki :))
Geçmiş, gelecek, dün, bu gün hepsi bizim canım arkadaşım.
Yüreğine sağlık.
@özlem: o zaman hepsini vakti zamanında tadını çıkara çıkara yaşamalı öyle değil mi :)) sağolasın...
yanlış anlamadım, benimde orda hayattan kastım birey odaklı:))
@buraneros: peki o zaman :))
Kendinden vazgeçmeden, geçmişini silemeden, geleceğini düşlemekten vazgeçmeden yaşayabileceğimiz bir günümüz varken; susmak ve günün getirdiklerini karşılamak en güzeli de yapabiliyor muyum diye sordum kendime... Ömrümü tüketiyorum şimdilerde, onun güzelliğinin benim bakışımda olduğunu bildiğim halde. Yüreğine sağlık...
@Evren: hangimiz yapmıyoruz ki arkadaşım hepimiz aynıyız ne yazık ki...elimizden kayıp giden yaşama bakıp duruyoruz işte...
demet sağıroğlu.."bu saatten sonra" kim anlar beni...
bu şarkı ile yazın, rakı leblebi uyumunda...
herkes-z-ler biliyor, hep geçer,hep geri döner anımsamalara, hep hiç olmaz...
demet sağıroğlu, "oyun bozan"...şarkıdaki
sesin tonu,ritm,sözler ..
@beyazmavi: şarkıyı biliyorum ama bu uyuma dikkat etmemiştim. denemek lazım...
ben de şu cümleni aldım yazdım bir kenara..
"görmezden gelerek bir savaşı bitiremezsin" !!!
senin ifade gücünü seviyorum..
@7.oda: önce kabul etmek ve görmek gerek çözmek v bitirmek için. diğerleri sadece o yumağı büyütür de büyütür ve düğümler atar sadece öyle değil mi...
teşekkür ederim ama senin anlatımın yanında benimki ne ki...
Yorum Gönder