Sessizlik büyüyor. Sessizlik çok fazla büyüyor, dedi kadın. Kocaman, güzel ve bir o kadar umutsuz gözlerini adamın gözlerine dikerek. Huzursuz, tedirgin bir şey sinsice içimde kök salıyor, diye ekliyor sonra.
Adam cevap vermiyor. Sadece kadının gözlerine bakıyor. Kadının yaşadığı, kendininse uzak olduğu sessizliği çoğaltmak istercesine...
“Rengi yok. Evet, evet sessizliğin rengi yok. Seçemiyorum. Yaşanan bir savaş sonrasında arta kalan ölüm sessizliğine benziyor bu. Ve ben ağzımı açıp tek bir kelime bile edemiyorum görmediğim ama iliklerime kadar geçmiş olan bu yoğunluğa...
Bu yap-boz oyununda bir parça, evet sadece bir parça eksik. Ve ben hangisi olduğunu bilmeden, doğru olan parçaları da çıkartıp yerlerinden, yaşamımı göz göre göre harcıyorum kendi ellerimle. Bana senden başka kimse yardım edemez bunun sende farkındasın. Çünkü sen de bu sessizliğin, bu oyunun, ve yazık ki hala hayatımın bir parçasısın.
Bana en azından doğru kelimeyi bulmam için bir ses ver. Eksik parçayı görmem için yol göster. Yaşanan güzel anların hatırına senin başlattığın, benim körüklediğim bu sessizlikte yok olup gitmeme izin verme.”
Kadın sustu. Adamın inadına yeşil, inadına güzel ve inadına sessiz gözlerine baktı bir süre. Sonra masadan kalkıp koşar adım uzaklaştı oradan. Adamın yeşil, güzel ve sessiz gözleri bir süre kadının sandalyesinde kalan koyu, ağır sessizlikte kaldı...
Kadın bekledi. Günler ve hatta aylar geçmesine rağman bekledi. Ama adamdan hiçbir ses gelmedi. Kadın sessizlikle yaşamayı, sessizlikle barışık olmayı kendi kendine, beklerken öğrendi.
Sessizliğin dilini keşfetti önce, sessizliğe anlam vermeyi...Sessizliği görmeyi...Kendi kendine düşündü çoğu zaman. Bu gerçekten bir savaş mıydı? Kendine mi yenilmişti yoksa O’na mı? Belki de her iki cepheden de bozguna uğramıştı bu isimsiz savaş meydanında. Neye karşı ve niye savaştığını bile anlayamadan –kimse fikrini sormamıştı bile- kendini kopkoyu bir sessizliğin ortasında buluvermişti işte. Oysa o savaşlardan hiç hazzetmezdi.
Bir zamanlar düşman bellediği sessizlikle şimdi paylaştığı dostluğu düşündü sonra. Farkında bile olmadan kendisine bir dost edinmesini sağlayan gözleri yeşil, güzel ve sessiz adamı düşündü. Ne kadar temiz ve beyaz olduğu meçhul bir sayfayı aynı şekilde geride bırakıp, üzerine çevrilen bir sürü sayfayı...
Aylar sonra aynı mekanda, ayrı insanlar olarak karşılaştılar günün birinde. Kadın kafasını kaldırdı ve yeşil, güzel ve bir o kadar sessiz gözlerle karşılaştı birden.
Birbirlerinin gözlerine eskiye dair bir sürü anıyı bıraktılar sessizce. Kadın önce kırgınlığını belirtti. Sonra da ondan bir ses beklerken öğrendiklerini anlatıverdi bir çırpıda. Ve sessizce teşekkür edip, gözlerini masasını paylaştığı insanlara çevirdi. Sohbetlerine kaldıkları yerden devam ettiler.
Adam kalktı. Ve koşar adım ayrıldı oradan. Kadının gözleri bir süre adamın gidişinde, ve sandalyesinde bıraktığı koyu, ağır sessizlikte kaldı...
Görsel: Deviantart
Adam cevap vermiyor. Sadece kadının gözlerine bakıyor. Kadının yaşadığı, kendininse uzak olduğu sessizliği çoğaltmak istercesine...
“Rengi yok. Evet, evet sessizliğin rengi yok. Seçemiyorum. Yaşanan bir savaş sonrasında arta kalan ölüm sessizliğine benziyor bu. Ve ben ağzımı açıp tek bir kelime bile edemiyorum görmediğim ama iliklerime kadar geçmiş olan bu yoğunluğa...
Bu yap-boz oyununda bir parça, evet sadece bir parça eksik. Ve ben hangisi olduğunu bilmeden, doğru olan parçaları da çıkartıp yerlerinden, yaşamımı göz göre göre harcıyorum kendi ellerimle. Bana senden başka kimse yardım edemez bunun sende farkındasın. Çünkü sen de bu sessizliğin, bu oyunun, ve yazık ki hala hayatımın bir parçasısın.
Bana en azından doğru kelimeyi bulmam için bir ses ver. Eksik parçayı görmem için yol göster. Yaşanan güzel anların hatırına senin başlattığın, benim körüklediğim bu sessizlikte yok olup gitmeme izin verme.”
Kadın sustu. Adamın inadına yeşil, inadına güzel ve inadına sessiz gözlerine baktı bir süre. Sonra masadan kalkıp koşar adım uzaklaştı oradan. Adamın yeşil, güzel ve sessiz gözleri bir süre kadının sandalyesinde kalan koyu, ağır sessizlikte kaldı...
Kadın bekledi. Günler ve hatta aylar geçmesine rağman bekledi. Ama adamdan hiçbir ses gelmedi. Kadın sessizlikle yaşamayı, sessizlikle barışık olmayı kendi kendine, beklerken öğrendi.
Sessizliğin dilini keşfetti önce, sessizliğe anlam vermeyi...Sessizliği görmeyi...Kendi kendine düşündü çoğu zaman. Bu gerçekten bir savaş mıydı? Kendine mi yenilmişti yoksa O’na mı? Belki de her iki cepheden de bozguna uğramıştı bu isimsiz savaş meydanında. Neye karşı ve niye savaştığını bile anlayamadan –kimse fikrini sormamıştı bile- kendini kopkoyu bir sessizliğin ortasında buluvermişti işte. Oysa o savaşlardan hiç hazzetmezdi.
Bir zamanlar düşman bellediği sessizlikle şimdi paylaştığı dostluğu düşündü sonra. Farkında bile olmadan kendisine bir dost edinmesini sağlayan gözleri yeşil, güzel ve sessiz adamı düşündü. Ne kadar temiz ve beyaz olduğu meçhul bir sayfayı aynı şekilde geride bırakıp, üzerine çevrilen bir sürü sayfayı...
Aylar sonra aynı mekanda, ayrı insanlar olarak karşılaştılar günün birinde. Kadın kafasını kaldırdı ve yeşil, güzel ve bir o kadar sessiz gözlerle karşılaştı birden.
Birbirlerinin gözlerine eskiye dair bir sürü anıyı bıraktılar sessizce. Kadın önce kırgınlığını belirtti. Sonra da ondan bir ses beklerken öğrendiklerini anlatıverdi bir çırpıda. Ve sessizce teşekkür edip, gözlerini masasını paylaştığı insanlara çevirdi. Sohbetlerine kaldıkları yerden devam ettiler.
Adam kalktı. Ve koşar adım ayrıldı oradan. Kadının gözleri bir süre adamın gidişinde, ve sandalyesinde bıraktığı koyu, ağır sessizlikte kaldı...
Görsel: Deviantart
24 yorum:
sadece senin için bir ses'sizlik yazısı yarın yayında...
sevgiyle!
"Kadın sustu. Adamın inadına yeşil, inadına güzel ve inadına sessiz gözlerine baktı bir süre. Sonra masadan kalkıp koşar adım uzaklaştı oradan. Adamın yeşil, güzel ve sessiz gözleri bir süre kadının sandalyesinde kalan koyu, ağır sessizlikte kaldı...
Kadın bekledi. Günler ve hatta aylar geçmesine rağman bekledi. Ama adamdan hiçbir ses gelmedi. Kadın sessizlikle yaşamayı, sessizlikle barışık olmayı kendi kendine, beklerken öğrendi."
bu satırlar ve o sessizlik öyle tanıdık geldi ki peri... ben de bir zamanlar yeşil gözlü bir adamın gözlerine saklamıştım kelimeleri, kimisini aldı kelimelerin kimisini ise bana bıraktı ama ben o kelimelerle düzgün bir cümle kuramadım hiç.
ooofff offf efkar çöktü :)
öperim kocaman yüreğinden :)
ben sessiz vedalardan öyle yoruldum ki, acaba sorularından usandım. sessizliği istemeyeceğim tek yerdir vedalar, bence sesli olmalı, kırıp dökmeli ki hayata devam diyebilmeli.
hiç yapmadım, yapamadım. içimde kaldı yıllar yılı sessiz vedalaşmamız, gözlerimde biriken damlalar ve içimdeki kırıklar o sessizlikten kalma bu yüzden.
ses isterim giderken ister davul zurna çalsın, ister hıçkırıklar yankılansın.illede bir ses, yeterki sessiz olmasın hiç bir veda.
sesli olsun da kin tutayım, sessizliğin vurdumduymazlığında ağırlaşmasın aşk taşıyan kalbim. yıllar yılı hep aynı yerde hep aynı silueti görmesin gözüm ve hep aynı sessizliğe mahkum kişiye atmasın kalbim.
sesli olsun her şey...
(bu yazdıklarımı bloga da koyucam içlendim birden : ( )
Sessizce okuyup, kactim:))
Evet o sessızlıklerın beklemelrın rengı yoktur...
Huzne bogar ınsanı..
zordur..
Sessizliği hangi cümle bozar ki?
Çogalıp anlamları olsun...
http://uzagagidenkadin.blogspot.com/2009/04/sessizligin-gucu.html
Sanadır..
Sessizlik beraberinde cevabını veremediğin soruları ve gel-gitli ruh hallerini getirir. Ve ben bu anlamdaki sessizliği hiç sevmem. Sessizlik bazen çabasızlıktır. Ve de bazen boyun eğmişlik...Kendi akışına bırakmışlık. İnceldiği yerden kopsunluk...
Gitmek kolay bazen ama ardından bıraktığın için herşey daha zor. Giden göze almıştır çoğu şeyi ama kalan için katlanmak daha zor.
Çok güzel yazmışsın canım. Sevgiler.
Sükut çoğu zaman anlatılamayanları anlatır.. Sükutumuzu anlayacak ve sükutlarını anlayacağımız insanları bulmak umuduyla..
@Uzağa Giden Kadın: sessizliğime ses olduğun için çok teşekkürler yürekten sevgiler :)))
@coffeé: düzgün bir cümle kuramasanda iyisiyle kötüsüyle sahip olduğun bir sürü kelimen var bu da güzel değil mi...öperim kocaman...
@Bekriya: sanırım sessizliği en çok vedalara yakıştıramıyoruz öyle değil mi...
eğer bilgisayarım izin verirse bakıcam yazıp yazmadığına :))
@Belgin: seni gidi seniii :))))
@öykü: zor ve anlaşılmazdır uzakta kalınca, dışondan bakınca. ancak içine girersek tam olarak, ona kulak verebilirsek anlayabiliriz dilini sevgiler canım...
@Elif..den: sadece kendi dilindeki cümleler belki...
Bir üçüncü keresinde inanıyorum ki adam da sessizliğin dilini öğrenecek ve ikisi karşılaştıklarında sessizliğin sesinde kaybolacaklar BİRLİKTE
@Uzağa Giden Kadın: alınıp da, okunup da eklenmiştir yüreğime çok teşekkürler yeniden sevgimle :))
@Yeşim: işte o dili bilebilmek, hangi anlamda sana sunulduğunu görebilmek ve ona göre yönlenmek belki de asıl yapılması gereken ve bir o kadar da zor olan öyle değil mi...
@Muhabbet Çiçeği: hep öyle deriz ama kimi zaman giden için de çok zor olabiliyor be çiçeğim. ama genele kalan anlattığı ve görüldüğü için bu zorluk da gidenle beraber uzakta kalır biraz ne dersin. sevgiler :)))
@münzevi: umuduna ortağım hem de tüm kalbimle...
@tutsak: umarım öyle olur sevgili tutsak umarım :)))
işte böyle olmamalı, ayrılık bile büyük olmalı derler ya.
hissettirmeli iyice.
bu sessizlik sadece sorgulamaları ve pişmanlığı bırakıyor insanda.
Aklıma taa ortaokul yıllarından duyduğum ve hiç unutmadığım bir söz geldi.
"Sigaram bitti artık kalkabiliriz. 10 adım sonra ayrılacak yollarımız. sakın arkana dönüp bakma. Çübkü insan ayrılırken bile büyük olmalı" Aziz Nesin
Vardır aslında sessizliğin rengi gridir sesizliğin rengi ne siyah ola bilirsin nede beyaz arada kalırsın ses beklersin sesine ağzından çıkacak bir söz belki değiştirir olan biten ne varsa ama gri olmak hep kötüdür insan için net değildir ne bakışı ne sevişi nede görüşü
sevgilerimle
nasil guzel olmus nasil anlatamam. .
an la ta mam. .
lal olur susarım,,
okurum en dingin halimle cok sevdigim guncelerini. .
benim hikayemde adami bilemem ama kadin yoruldu artik. .
baska bir adam ve baska bir kadinin hikayesini izlemekte simdi agir aksak dingince okurken. .
sevgiler opucukler BEENMAYA'M. .
.)
@efsa: "ayrılırken bile büyük olmalı" çok güzel bir söz bu ya çok güzel...
@Ateş Böceği: griyi sevdim ama biraz da rengi veren, yakıştıran biz değil miyiz canım ne dersin...
@LoLLa: senin hikayeni senin kalmeinden bekliyorum o halde haberin ola :)
hikaye kahramanı kadına da söyle iyice bir dinlensin, silkelenip kendine gelsin ve sonra tekrar devam etsin kaldığı yerden hayata :)))
Bu ne anlamlı bir hikayedir böyle yaa.
Yüreğimin en derinine işledi inan ki.
@özlem: o anlam sessizliğinden belki...
selamlar ben de yazının etkisinde kaldım.yüreğine sağlık beenmaya.
@kamikaze: hoş geldin öncelike ve teşekkür ederim :)) sevgiler...
Yorum Gönder