Sen...
Yüzme bilmediğini söylüyorsun. Sığ suları tercih edişin hep bu yüzden. Sığ sulara çivileme atlayışın.
Ayakların yere bas/a/mıyor diye mi şimdi tüm bu telaşın? Gülümsüyorum. Aşk boyunu aşmış diyorum sana. Ver elini beraber yüzelim.
Yüzme bilmeyene yüzme öğretmek zordur diyorsun. Aşk öğrenilir mi diye soruyorum sana. Öğretilir mi? Susuyorsun. Bırakıyorsun elimi.
İlk fırsatta terk ediyorsun gemiyi. Hiç kulaç atmadan. Denemeden en azından. Suskunluğun can simidin olmuş güvendiğin. Önüne gelen ilk kıyıya çıkıyorsun.
Boğmak mı yoksa boğulmak mıydı esas korkun merak ediyorum. Elde avuçta kalan sadece deniz tutmaları. İlk rüzgarda yıkılıveren kumdan bir kale...
Ben...
Gözlerim kapalı atlıyorum her zaman suya. Yüzmek yetmiyor. Hep derinlere dalıyorum. Derinlerde yaşıyorum. Korkum yok açık denizlerden. Vurgun yemekten. Hazırım.
Ufukta hiçbir kara parçası gözükmüyor şimdi. Güvertede tek başınalığım. Açık denizde. En dipte, nefessiz kaldım. Yüzeye çıkmak telaşındayım. Ben yüzeye çıktıkça gemi her tarafından su alıyor.
Su soğuk. Su tuzlu. Su yakıyor. Zaman kesiklerinden gözlerime tuzlu anılar akıyor.
Aşk...
Boyunu geçmekle kalmıyor işte. Vurgun da yemek lazım. Karşılıksız.
Hala burada. Açık denizde. Gemide. Gemi batıyor.
Biz bıraktık. Kurtardık kendimizi. Ama o gemiyi terketmiyor.
*İlk yayın tarihi: 06/01/09
Görsel: Deviantart
40 yorum:
hatırladım bu yazını :) gemiyi bazen terketmek gerkiyor yaşayabilmek için.
hep terkedememenin sonucu değil midir terkedilmek ?
http://fizy.com/s/1aj5ii
bu şarkıdaki gibi galiba....
güzel yüreğinden çperim :)
Vurgun yemekte lazım elbet ..
ama değecek insan için geçirmek lazım suyun boyunu yoksa vurgun yemek neye yarar ki ..
Gemi batsada kalsada önemli olmaz ozaman zaten aşk eğer bir gemiyse en diplerde şiddetli yaşar durgun sularda herkes yüzer önemli olan derinlerde ki inci mercana ulaşmak ..
Tasavvufda "gemi" beden olarak nitelendirildiğinden, varsın beden batsın. Yüze çıkan ruh ve mana olsun yeterki.Ruhu korkutmaz; vurgun yemek, dibe dalmak, su yutmak bunlar bedenin korkusu.İlk yayınladığında bu yazıya ne yorum yapmıştım hatırlayamadım.Bu seferki yorumum da bu oldu canım sevgilerimle.
Kendimizi kurtaralım yeterli , önemli olan biz değilmiyiz ?
Ayrıca ödülünüz var efenim , tören salonunda bekleniyorsunuz :)
Cesaret etmeyi istemek ya da istememek her şeyi belirliyor galiba.
Aşk cesaret ıstıyor
Tek kişinin kürek çekmesi yetmiyor limana varmaya
Aynı anda ve şevkle sarılmak lazım küreklere, aynı kıyıya çıkabilmek için
Sevgiler
Keşke ilk fırsatta terk etmeseydi gemiyi.
En acı deneyimdir terkedilmek...Terkedene kızamamaktır aşk belki de ...
çok hoştu gerçekten...yüzme bilmeyenlerle mi denize açılmak gerekli diye sorguluyorum bazen... eline sağlık beyenmeya
her şeyin en ucunu acının ve mutluluğun yani derinlere en dibe yüzen balıklar gibi... en rüzgarlı havalarda bile uçmaya çalışan en yükseğe uçmaya direnen kuşlar gibi...olanlar bilir...
bilir ve her defasında öyle yaşarlar.. en uçta her türlü fırtınaya hazır gibi görünerek... korkusuz...
aşk hep cesaret ister...dediğin gibi sen gitsen de o hep kalır bir yerlerde en güzel haliyle...
giden biz oluruz her defasında...
çok güzel yazmışsın mayam eline kalemine sağlık...
"Kime sorsam dönüşüm yok
Her gemi biraz deniz
Her yanım mavi, her yanım yel
Her yanım tuz"
Sevgiyle...
''SU'' hala soğuk.
@ateşböceği: 'maharet dipteKİ inci mercana ulaşmak'
Beğendim bu benzetmeyi, haklısın. Güzel yakalamışsın ateşböceği
'Ben...' denizin diplerine kadar gidebiliyor, dipte yaşıyor. ama bi yerde de güvertede tek başınalığım diyor. Keşke güvertede tek başınalığım kısmını koymasaymışsın. Yazıyı okurken kendimi orada denizin dibinde diye hayal ediyorum, sonra güverteye çıkıyorum sonra tekrar dibe iniyorum. Orda bişeyler oluyor.
Ama yazının geneli hakkında konuşmak gerkirse harika bi yazı. Benzetmeler çok güzel, hayalgücüm genişledi doğrusu.
Bırakın 'Aşk...'ı kendi haline, o bildiğini okur. Gerçek 'Aşk...' ise gemiyi terketmez zaten. Titanic'teki gibi..
Son olarak bi soru: Şu resim varya, yazı kadar güzel olan resim. O resimde hangisi 'Aşk...', hangisi 'Ben...' oluyor?('Sen...' i söylemene gerek yok, geriye kalan sonuncusu 'Sen...' dir.:]Onu anlarız:])
Suya atlamayı göze almak için, yüzme bilmek gerekmiyor... Yüzmeyi öğrenmesini beklemek yerine birilerinin, sessizce gitmek daha iyi geliyor... sevgimle canım
Aşk hiç bitermi? diye bir şarkı vardı. İnsan doğuyor ölüyor. Ama aşk o dünyayı hiç terketmiyor.
@Bekriya: elbette vakti zamanı gelmişse terketmek gerek, gitmek gerek haklısın. ama ya sadece terkedilmemek için terketmeye sığınanlar, sadece korkusundan dolayı bunu yapanlar...
@coffeé: evet aynen öyle...ben daha çok öperim ki :))
@Ateş Böceği: peki ya değip değmediğini nasıl anlayacağız, ne zaman anlayacağız, neye göre anlayacağız ateşim...yaşamadan bilemeyiz ki, hatta vurgun yemeden, hatta batırmadan belki de gemiyi...
@sufi: "Suskunluğu;cansimidiyse kişinin güvenmekliğinin,atsın simidini sığ sularda ona ihtiyaç duymaz ki.AŞK Derin sularda yüzebilmek hatta en derine dalabilmekse senin yaptığın gibi, senden öğrenmeli cesareti ve deniz tutmasına ve vurgun yemeğe karşı ne yapması gerektiğini." diye yazmışsın sufim 02/01/09 da :))))
@eserce: nereden ve neden kurtarıyoruz peki kendimizi kurtarıyorken karşımızdaki batıyorsa ne yapmalı peki vb bir sürü sorular çıkıyor böylesi durumlarda sevgili eserce...
ve bir kez daha teşekkür ediyorum sana buradan layık gördüğün ödül ve güzel sözlerin için sağolasın :))
@Vladimir: sonrasındaki tüm davranışların kodunu şekillendiriyor işte...
@öykü: aynen öyle...
@Sokak Kedisi: aynı kıyıya varmaksa eğer niyet evet iki kişinin de çabası gerekiyor gerçekten de...sevgiler benden...
@özlem: cesaret arkadaşım ya da var olan ama söylenmeyen başka bir şey...
@çöl çiçeği: gidenlerin de bir öyküsü vardır aslında ama çoğu zaman o öyküyü de yanlarında götürürler ve kalana bilmedikleriyle yaşamak düşer...ne güzel demişsin terkedene kızamamaktır aşk belki de diyerek ve hatta belki de çok ama çok kızmaktır kim bilir...
@Yasemin Şahin: seçme şansımız ne kadar oluyor ki sevgili yasemin ya da doğruyu bilme şansımız...çok teşekkürler...
@mor kedi: aşk kalıyor her seferinde bir yerlerde be kedim bizim yaptıklarımıza inat kalıyor he de...öperim kocaman...
@Dalgaları Aşmak: ne güzel dizeler bunlar böyle anlam kattınız, güzellik kattınız sağolun paylaştığınız için sevgiler benden :)))
@İDEA: peki ya sen...
@Ercan DÜZGÜN:evet güzel bir benzetme yapmış ateş böceği bence de...
@Ercan DÜZGÜN: ama orada dibe inmişken tekrar güvertede ve yalnız oluşum benimle birlikte inmeyen, yüzmeyen, en azından denemeyen ve ilk fırsatta karaya çıkanın ardından olan bir yaşanmışlık durumu...ve bilirsin aşk sürekli bir dibe iniş ve güverteye çıkış halidir. bir yerde sabit kalamazsın ki :))
görsele gelince herkese göre değişebilir bu o yüzden ben aşk şudur demek istemiyorum. ve güzel sözlerin ve beğenin için çok ama çok teşekkür ediyorum :))
@BeD@rdeM: sanırım şu durumda en iyi tercih de bu oluyor hem giden hem de kalan için...sevgiler benden hem de en kocamanından...
@Su: hem de ne şarkıdır o ekleyeceğim zaten bloguma :)))
hatırladım bu yazıyı beenmaya'cım;
ilk okuduğumda da vurmuştu beni. yine çok derinlerime dokundu. hayata da aşka da yeni deneyimlere de gözü kapalı atlamak dibine kadar yaşamak lazım. yapabilmek cesaret işi. bilinmezliğe atılan kulaçlar...sufinin yorumu bana yeni birşey öğretti; gemi batıyor, bir insana duyduğun aşk da öyle. bedensiz ve aşkın a hali olmadan yaşanacak deneyim muhtemelen denizle tek olmak deniz olmak birde, özde kaybolmak olabilir. bu da süper olur herhalde.:)) dedim bu sefer.
bu arada yazılarını çooo..ok özlemişim.:))
@Su İzi: hoş geldin o zaman kocaman bir hoş geldin sana özledik yahu nerelerde kaldın :)))
boyunu aşmış bir aşkın tam ortasında..
Ben ters köşe bir yorum yazayım müsaadenizle. Çok subjektif bir şey bu aşk... İnsan bir şeye sınır çizdiği zaman takıldığı ilk şey kendi sınırları olur. Aşk elbette herkesin kendi gemisi ( Dünyasında ) bir nesnellik içeriyor ama burada ki subjektifliğini doğru ile gerçeğin karıştırılmasından alması manidar.
Aşk daha çok imgesel olarak acıya sürülen biber gibi anlamlandırılır. Ve bunu yaparken de salt olarak mutluluğun ortaya konma çabasını güder. En azından doğu lisanı bunu böyle tariflendirir ve aşk da iki kişi aramaz.
Aşk batı bir kaçısın heyecanına yenik düşmüş çocuktur. Doğu da ise bir arayışı olan yaşlı...
Denizcilerin bir lafı vardır onunla sonladırayım pruvanız nete olsun her zaman.:)
ahhhh bekriya'm ahhhh..
adam geri geldi
acı geri geldi
ama aşk hiç bitmedi
yine gözyaşı
bile bile suya atlamak,
bilirim,,
ve ben yuzme bilmiyorum,,
. . . . .
yine yine yine
olsun varsın aşkk ya bu. .
korkaklar da sevebilir, yüzme bilmeden hayat kurtardığımdan biliyorum. boğazı geçerken yüzme bilmiyorsun ya gemi batarsa, diyen dostlara benim işim daha kolay çırpınmama gerek yok diyorum. yüzme bilmiyor olmak denizleri sevmeye engel değil ki. hele iki denizi kavuşturan bir şehri...
@MİNA: biri tam ortasında, diğeri geri dönmüş kıyıda...
@Hacivat: yorumunu okuyunca aklıma Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sında şu tanım geldi aşk'a dair...
"içinizde mevcut olan sevgi, alaka, sarih olarak bilinmeyen bazı vesilelerle, zamanı tayin edilemeyecek olan bir anda, birdenbire birikir, yoğunlaşır; nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş ışığı bir adeseden geçtikten sonra bir noktada toplanıyor ve yakmaya başlıyorsa kuvvetini fevkalade arttıran bu sevgi de sizi sarar ve tutuşturur. onu dışardan birdenbire gelen bir şey zannetmek doğru değildir. o içimizde zaten mevcut olan hislerin bizi şaşırtacak kadar şiddetlenivermesinden ibarettir"
@Gia: olsun varsın aşk ya bu demişsin ya bitirmişsin zaten orada. ha gteri kalanını da Bekriya cevaplasın :)))
@Erhan Bal: y7üzme bilmeden hayat kurtarılır elbet, sevilir de eğer o denizin içinde olmaya, yüzmeye varsan eğer neden olmasın. benim sözüm varım derken yok olanlara, en azından hiç denemeyenlere...
YENİDEN PAYLAŞMAN HARİKA OLMUŞ:)
görselle de o kadar uyum sağlamış ki:)
ellerine sağlık.
ara ara eski yazıları böyle hatırlamak güzel oluyor:)
@Full yaprakları: gerçekten de ara ara hatırlamak, hatırlatmak benim de çok hoşuma gidiyor. her ay 1 sene önce o ay yayınladığım yazılardan bir veya ikisini tekrar yayınlıyorum ben de bir süredir :))
Peki ya Ben?
'' HİÇ ''
@İDEA: emin misin...
İnsanı insan yapan duygudan duyguya geçişidir. Bu yüzden kimse HİÇ bişeyden EMİN olamaz.
@İDEA: o zaman peki ya sen soruma verdiğin "HİÇ" cevabın içinde geçerli kılıyorum bu yorumunu :)))
Sana kapılar açık yorum konusunda dilediğin gibi yorumlayabilirsin :)
@İDEA: hımm neyse burada uzatmayayım ben iyisi mi seninle akşama bir görüşelim :))
Yorum Gönder