Pages

GÜN/ALTI

27.04.2010
Bugün bir kez daha anladım ki; nerede ne yapıyor olursak olalım, kısa bir süreliğine bile olsa kendimizi içimizdeki hayattan soyutlayıp, aklımızın ve yüreğimizin izlerinden bağımsız olamıyoruz. O izler geçmiş zaman kipleriyle dolu hep, dünümüzde, bugünümüzde ve hatta geleceğimizde, yanımızdan hiç ayrılmamacasına birer gölge gibi her an peşimizde. Görünmeyen bir iplikle bağlıyor bizi hayata ve en başta yine kendimize...

Öyle ki; sen kendini ne kadar dışında, dışarıda saysan da o an için, sana söylenmediği halde kulak misafiri olduğun tek bir cümle, uzaklardan duyulup da kulaklarından içine doğru sinsice yol alan bir şarkı sözü, yanından geçip giden herhangi birinin gözlerine öylesine bırakıverdiği tek bir bakış bile yetiyor gölgenin saklandığı yerden çıkıp da, bir bedene bürünüp oturuvermesine yanıbaşına; hep oradaymışcasına, zaten hiç gitmemiş gibi...

Bugün bir kez daha anladım ki bu aynı anda hem bir lütuf hem de bir lanet aslında. O izler olmadan yaşayamadığımız gibi, o izlerle de yaşamayı beceremiyoruz bir türlü, elimize yüzümüze bulaştırıyoruz ne var ne yoksa herşeyi. Ne yazık ki bu lütfu paylaşıp çoğaltmaktan ziyade, biz daha çok lanet kısmında takılıp eksilerek ve eksilterek yaşıyoruz hayatı, en çok da kendimizi...


Görsel: Deviantart

24 sayfa ekleyen:

Unknown dedi ki...

sen nereye gitsen kafan hep yanında der annem hep...

Vladimir dedi ki...

Yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz ile hayata bir pencere açıp oradan izliyoruz. ne yaparsak yapalım baktığımız pencereyi değiştirmek uzun yıllar sonra belki mümkün oluyor.

saliha dedi ki...

en kotu zamanım da,acımın ta kalbımın derinliklerinde hisettiğim dönemde cümleleriyle tekrar tanıştım.

nereye gıtsem ne yapsam aklımda sorular sorular ... cevap bulamadığım bulsam bile kabul etmediğim soruların yanıtını tekbir cümlesinde hayat bulup benı bir nebze huzura kavuşturdu.

sayesinde onume geçen ''o İzler''i artık arkamda bırakıp bir nebze huzurla acımı dindirmeye devam ediyorum.

teşekkürler beenmaya

cüneyt uzunlar dedi ki...

İçimizdeki hayat da dışımızdaki hayattan...

İçimizdeki hayat kendi kendini doğurmadı maalesef...

aysema dedi ki...

Sevgii Beenmaya'm,

Belki de iyisiyle kötüsüyle o yaşanmışlıklar bizi biz yapıyor. Zaman zaman ortaya çıkması da bir uyarı olabilir mi?

Engin Yörükoğlu için çok üzüldüm, senin üzüntünü de sessizce paylaştım, ama o zaman yazacak fırsat bulamadım.Değerlerimizi bir bir yitiriyoruz.

Sevgilerimle...

Pilli Petro dedi ki...

eksilterek yaşıyoruz evet çoğaltmak yerine. sevgileri eskitiyoruz, insanları, simaları, sözcükleri, mekanları ... hiç bitmiyor eskimeler.

ve işin garibi kimse karşındakini eskittiğini ve de karşısındaki tarafından eskitildiğinin farkında değil.

bu yüzden değil mi zaten iletişim kopukluğumuz yüzümüzdeki kederli çizgiler ?

Ateş Böceği dedi ki...

Eksilerek -eksilterek...
Ama en çok kendimizi görmezden gelerek ..Yokmuş gibi davranarak hiç birşey olmamış gibi yaşayarak..

öykü dedi ki...

Yasadıklarımız bızı bız yapan..
Eksısı artısıyla..

sadeceselin dedi ki...

lanet olsun demicem, demicem... buna da şükür dicem, dicem :)

beenmaya dedi ki...

@funda: ve anneler her seferinde de doğru söyler öyle değil mi :)))

beenmaya dedi ki...

@Vladimir: işte o bakış değişmediği müddetçe hangi pencereden bakarsak bakalım gördüğümüz aynı olmuyor mu zaten sevgili arkadaşım?

beenmaya dedi ki...

@saliha: bak o cümleyi ben de merak ettim şimdi :)))

teşekkür ederim ve de hoş geldin. gerçi zaten varsın ya hayatımda sadece buraya hoş geldin demek istedim :)))

beenmaya dedi ki...

@cüneyt uzunlar: aynen öyle ama keskin sınırlarla ayırmaya çalışıyoruz ya çoğumuz içimizdekiyle dışımızdakini...

beenmaya dedi ki...

@aysema: şu andaki ben ben'sem yaşadıklarım sayesinde zaten öyle değil mi?

çok teşekkür ederim. sen sessizce paylaştın belki ama ben yüreğimde hissettim...

beenmaya dedi ki...

@Pilli Petro: bu yüzden elbette...

beenmaya dedi ki...

@Ateş Böceği: ve yaşıyorum yalanına sığınırken aslında hiç yaşamayarak...

beenmaya dedi ki...

@öykü: aynen öyle sevgili öykü...

beenmaya dedi ki...

@Galadriel Ar FeinieL: elbette ki öyle dicen :))))

Elif Gizem dedi ki...

mutlu olduğumuz anlar da saatlerce oturup o anı düşünmek istediğimiz zamanlar vardır ya. hayat ne o mutluluğu sindirmemize izin veriyor, ne de o mutluluğun sürmesine... ne acıyı, ne öfkeyi ne de mutluluğu, hiçbirini eksiksiz yaşayamıyoruz. en çok da aşkı eksik yaşıyoruz sanırım. içinde o kadar çok duygu barındırıyor ki hep bir tarafını eksik hissediyoruz ne kadar yaşarsak yaşayalım. tam da söylediğin gibi eksilerek, eksilterek...Yüreğine sağlık beenmayacım...

Cüzzamlı Melek dedi ki...

Öyle ki; sen kendini ne kadar dışında, dışarıda saysan da o an için, sana söylenmediği halde kulak misafiri olduğun tek bir cümle, uzaklardan duyulup da kulaklarından içine doğru sinsice yol alan bir şarkı sözü, yanından geçip giden herhangi birinin gözlerine öylesine bırakıverdiği tek bir bakış bile yetiyor gölgenin saklandığı yerden çıkıp da, bir bedene bürünüp oturuvermesine yanıbaşına; hep oradaymışcasına, zaten hiç gitmemiş gibi...

kızım bunu sen mi yazdın? oha ya. hepiniz tolstoy oldunuz lan başıma. bayıldımmmm...

beenmaya dedi ki...

@elif gizem: hayat değil de aslında kendimizi yaşadığımız anın tadını çıkartma izni vermeyen biziz gibi geliyor bana ne dersin...

teşekkür ederim canım benim sağolasın...

beenmaya dedi ki...

@cüzzamlı melek: deliiiii :)) tolstoy'un tırnağının ucu bile olamam ben yahu ne haddime ama beğenmene sevindim yalan yok :)))

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Ne yazık ki öyle takılmasak iyi ama, sanırım insanın doğasında var.

beenmaya dedi ki...

@özlem: sanırım...