Ne kadar zamandır buradayım bilmiyorum. Kırmızı saçlı bir kadın tarafından yerden alınarak posta kutusuna bırakılıp da, arada sırada apartmanda yaşadığını düşündüğüm insanların özellikle de çocukların ellerinde ve meraklı gözlerinde yer edinip gerisin geri tekrar posta kutusuna bırakılıyor olmamın üzerinden kimbilir kaç zaman geçti.
Benim için zaman kavramı köye yollanacak paranın denkleştirilebildiği, sevgiliye kavuşulacak günlerin kenarları yırtık bir takvim yaprağında birer birer işaretlendiği, iş bulunan günlerin bir sonraki güne kadar sürecek olan geçici keyfinin yaşandığı anlardan ibaret oldu hep. Genelde pantalon, arada sırada gömlek ceplerinde benimle beraber hep bir umut taşındı, hep bir iyi gün telaşı, hep bir neye niyet neye kısmet halleri...
Nasıl buraya düştüm, düşürüldüm bilmiyorum. Yaşama telaşına mı yenik düştüm acaba, kötü bir habere mi denk geldi bu unutkanlık, yoksa bir heyecan sonrasında mı buldum kendimi bir apartmanın giriş kapısında kim bilir? Oysa bu her taşı altın sayılan koca şehire geldi geleli hep yanında oldum, her fırsatta gösterildim, bir sürü güvensiz, düşman gözün önüne sürüldüm çoğu zaman gereksiz olduğu halde. Ne çok dile gelmek istedim böylesi zamanlarda bu koskoca bedene ait aklın izini, yüreğin sesini gösterebilmek, duyurabilmek için...
Şimdi ise bir apartmanın posta kutusunda belki de beni kaybettiğinin farkında bile olmayan sahibim tarafından alınmayı bekliyorum. Umarım diyorum içten içe; kaybettiği umutları, yaşama sevinci, hayatı, kendi değildir de sadece benimdir.
Ben bir kimliğim. Yaklaşık 1 senedir şehri İstanbul’da yaşamaya ve yaşatmaya çalışan kendi halindeki N.Ö ye ait.
Sahibimi kaybettim
Hükümsüzüm.
Benim için zaman kavramı köye yollanacak paranın denkleştirilebildiği, sevgiliye kavuşulacak günlerin kenarları yırtık bir takvim yaprağında birer birer işaretlendiği, iş bulunan günlerin bir sonraki güne kadar sürecek olan geçici keyfinin yaşandığı anlardan ibaret oldu hep. Genelde pantalon, arada sırada gömlek ceplerinde benimle beraber hep bir umut taşındı, hep bir iyi gün telaşı, hep bir neye niyet neye kısmet halleri...
Nasıl buraya düştüm, düşürüldüm bilmiyorum. Yaşama telaşına mı yenik düştüm acaba, kötü bir habere mi denk geldi bu unutkanlık, yoksa bir heyecan sonrasında mı buldum kendimi bir apartmanın giriş kapısında kim bilir? Oysa bu her taşı altın sayılan koca şehire geldi geleli hep yanında oldum, her fırsatta gösterildim, bir sürü güvensiz, düşman gözün önüne sürüldüm çoğu zaman gereksiz olduğu halde. Ne çok dile gelmek istedim böylesi zamanlarda bu koskoca bedene ait aklın izini, yüreğin sesini gösterebilmek, duyurabilmek için...
Şimdi ise bir apartmanın posta kutusunda belki de beni kaybettiğinin farkında bile olmayan sahibim tarafından alınmayı bekliyorum. Umarım diyorum içten içe; kaybettiği umutları, yaşama sevinci, hayatı, kendi değildir de sadece benimdir.
Ben bir kimliğim. Yaklaşık 1 senedir şehri İstanbul’da yaşamaya ve yaşatmaya çalışan kendi halindeki N.Ö ye ait.
Sahibimi kaybettim
Hükümsüzüm.
*Apartman girişinde bulduğum, uzun bir süre posta kutusunda bekleyen ve sonra geldiği gibi aniden ortadan kaybolan bir kimliğe dair...
**İlk yayın tarihi: 26/10/09
***Görsel: Deviantart
**İlk yayın tarihi: 26/10/09
***Görsel: Deviantart
14 yorum:
Kaybolsam ve sen bulsan sonra yazsan...
insanlar bir yana, objeler bile mi bu kadar guzel anlatilir maya :)
Vay ne, kitap yazmayı falan düşünmüyor musun? Uzun soluklu bişiler mesela?
Bir kimliği de konuşturuyor ya kelimelerin... Hâlden anlamak önemli ama dilinden anlamak daha da önemli galiba.
İlginç..
bir kimliğe imrenebilir miyim durup... hazır bugün nedeni olmadan böylesine hissederken.
ah be özlem.
@Nehir İda: ben seni her türlü yazarım ama sen kaybolma sakın. sakın ha!
@A-H: insanlar değiyor ya o objelere, insanlarla varlıkları daha anlamlı değerli oluyor ya o yüzden belki de...
teşekkür ederim :)))
@Modafobik: hiç düşünmedim biliyor musun? ne haddime diyerek hem de...sadece böyle kendimce karalıyorum ben işte...
teşekkürler yine de :))
@Parpali: aynı dil olmasa bile yürekten geliyorsa o kelimeler bir şekilde anlaşılıyor aslında öyle değil mi Parpali?
bunu da en iyi sen biliyorsun hem de o harika cümlelerinle...
@Funda Demirkaya: bence de :)))
@y: ben senin o kocaman güzel yüreğine imreniyorken her seferinde sen bir kimliğe imrenmişsin çok mu sevgili y...
öperim...
Sen Ferit Edgü'yü bir karıştır istersen...Kısa öykünün boyutlarını bu aşamaya kadar indirdi O da.MAya bak daha önce de söyledim öykü bunlar.Epey kısa ama öykü.Ya da en azından öykü olur.:)
@AVRAM USTA: bir büyük sözü dinle, bir usta sözü dinle diyorsun yani. çekecek misin yoksa kulağımı gelince :)))
Yorum Gönder