Kara, kuru bir yılan gibi sinsice kıvrılarak gelip de çöreklendi aramıza kaç zamandır, farkındayım. Soğuk, kaygan ve çatal dilli. Konuşursan sokacak. Konuştuğun an, taşıdığı tüm zehir, sesinden sesime, dilinden dilime, kelime kelime içimize akacak. Sessizliğin bu yüzden. Etrafındaki her şeyi bir bıçak gibi kesmekten korkarcasına taşıdığın sessizliğin. Benimki mi? Benimki seninki kadar ağır değil belki. Ama bol soru işaretli. Ve çok daha korkak.
Kanapenin sol yanına düşmüş ağırlığın. Bense içimdeki tüm yangınla birlikte sağ tarafta, bir başına. Aramız boş. Aramızdaki boşluk ha bir kol boyu, ha dünyanın diğer ucu. Ne fark eder ki? Sen, tüm dikkatin elindeki kağıtta, onunla oynuyorsun sürekli. O bomboş, bembeyaz kağıt parçası her şeyinmiş gibi sadece onunla ilgileniyorsun. Buruşturuyor, açıyor, katlıyor, kıvırıyor, şekilden şekile sokuyorsun. Bakmıyorsun yüzüme. Gözlerime kaç zamandır değmiyorsun. Elindeki kağıt parçası kendi kurduğun bir dünya gibi. Kim bilir kaç kere yeniden yaratıp yok ettiğin. Ve hiçbirinde bana, varlığıma yer vermediğin. Sahi, kimin nerede, ne yapıyor olduğu önemli mi bu saatten sonra? Böyle bir şey değil mi zaten yakınken uzak olmak?
Kara, kuru bir yılan gibi sinsice kıvrılarak gelip de çöreklendi aramıza kaç zamandır, farkındasın. Sessizliğin bile artık örtemediği kaba, karanlık, ağır bir şey bu. Zorluyor, yoruyor, yok ediyor bizi içten içe. Her seferinde ardımızda bize yakışmayan kara bir iz. Neden sonra, onca zaman sonra, tüm bu can acıtıcı sessizlikten sonra gözlerini gözlerime dikiyor ve kırıyorsun dilsizliğini. Önce elinden kağıdı atıyorsun sonra içinden sana ait olmayan kelimeleri. Göz göz, söz söz kendinden taşıyorsun. Boğulmadan geçerim sanıyorsun diğer kıyıya ama olmuyor. Dilinden dökülen her şey kararıp soluyor bir anda. Kendi yalanın kendi dilini sokuyor. Simsiyah bir zehir akıyor aramızdaki boşluğa. Ölüyorum. Ölüyorsun.
*Bir süredir yazmayan ama tekrar yazmasını umduğum sevgili nani’den aylar önce gelen bir mimdi bu ‘yalan’a dair. Ve isteyen herkes yazabilir.
**Görsel: Flickr.com
Kanapenin sol yanına düşmüş ağırlığın. Bense içimdeki tüm yangınla birlikte sağ tarafta, bir başına. Aramız boş. Aramızdaki boşluk ha bir kol boyu, ha dünyanın diğer ucu. Ne fark eder ki? Sen, tüm dikkatin elindeki kağıtta, onunla oynuyorsun sürekli. O bomboş, bembeyaz kağıt parçası her şeyinmiş gibi sadece onunla ilgileniyorsun. Buruşturuyor, açıyor, katlıyor, kıvırıyor, şekilden şekile sokuyorsun. Bakmıyorsun yüzüme. Gözlerime kaç zamandır değmiyorsun. Elindeki kağıt parçası kendi kurduğun bir dünya gibi. Kim bilir kaç kere yeniden yaratıp yok ettiğin. Ve hiçbirinde bana, varlığıma yer vermediğin. Sahi, kimin nerede, ne yapıyor olduğu önemli mi bu saatten sonra? Böyle bir şey değil mi zaten yakınken uzak olmak?
Kara, kuru bir yılan gibi sinsice kıvrılarak gelip de çöreklendi aramıza kaç zamandır, farkındasın. Sessizliğin bile artık örtemediği kaba, karanlık, ağır bir şey bu. Zorluyor, yoruyor, yok ediyor bizi içten içe. Her seferinde ardımızda bize yakışmayan kara bir iz. Neden sonra, onca zaman sonra, tüm bu can acıtıcı sessizlikten sonra gözlerini gözlerime dikiyor ve kırıyorsun dilsizliğini. Önce elinden kağıdı atıyorsun sonra içinden sana ait olmayan kelimeleri. Göz göz, söz söz kendinden taşıyorsun. Boğulmadan geçerim sanıyorsun diğer kıyıya ama olmuyor. Dilinden dökülen her şey kararıp soluyor bir anda. Kendi yalanın kendi dilini sokuyor. Simsiyah bir zehir akıyor aramızdaki boşluğa. Ölüyorum. Ölüyorsun.
*Bir süredir yazmayan ama tekrar yazmasını umduğum sevgili nani’den aylar önce gelen bir mimdi bu ‘yalan’a dair. Ve isteyen herkes yazabilir.
**Görsel: Flickr.com
34 yorum:
çok scıtır yanyana uazaklık mayam...
konu yalansa da beni daha çok bu tema vurdu galiba...
birde tuhafça duygusalım ki bu ara....
Çok etkileyici. Nedesem boş aslında bunun üzerine.
böyle bir yazıya sebep olacak madem seviyorum mimleri.. eline sağlık mayam, " aramızdaki boşluk..." cümlen var ya aldı beni benden, ne güzel bir ifadedir.
Ya bir de mimleri küçümseyenleri, "mim yazmam çünkü mim yazmak prensiplerime ap-aykırı" diyenleri bu mimden sonra kınıyorum.:)
O boşlukta, tam ilişkinin ortasında oturan güvensizlik ve keşkeler bir defa gelince artık gitmezler, fena :(
cok guzel olmus yine... mimleri her ne kadar sevmesemde senin kaleminde bir baska sekilleniyor hepsi :)
Paradan sonra bu da bambaşkaydı. Sen daha sık yanıtla mimleri.
Offf ner zordur yalanın insanların arasına yılan gibi girmesi :))
nası güzel mim yazmaktır bu böyle..süper..yanyana uzak olacağına insan araya, binlerce kilometre yol girsin, daha az acır içim, ben hep ikinciye razıyım..
Çok etkileyici, durumu değil ama yazıyı çok beğendim.
Saklanmış gerçeklerin en kirli halidir yalan.
Okumaya başladığımda şu çalmaya başladı:
http://www.youtube.com/watch?v=t8cELTdtw6U
Mimlerin bile şükela Maya'm.
Ölmek ne kolay bazen.. Söylenen ya da söylenemeyen kelimeler silah olup öldürdüğü zaman mesela. Ve bazen ne zor, ne tatsız yaşamak. Sevdiklerin yaşayan ölülere dönüşmüşse mesela...
Sevgiler,
Bettra
yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar şerhi gibi olmuş. kaleminize sağlık.
@Yazgüneşi: en zoru değil midir zaten yakınken uzak olmak...
güneşin hiç eksilmesin yüreğinden...
@Vladimir: teşekkür ederim arkadaşım sevindim beğenmene :))
@nil: ya mimler konusunda bende tuhaf bir takıntı var sevgili nil. yazmam aylar sürüyor ama yazarken de hele konu da güzelse yazdıklarım mim yazısı olmaktan çıkıyor. ben de anlamadım gitti :))
sevindim beğenmene. öperim :))
@Vladimir: tabi konunun da önemi büyük arkadaşım ama gel biz yine de yazmayanları kınamayalım :)))
@Sokak Kedisi: güvensizlik bir kere gelip de yerleşirse içine hem de çok zor kedicik...
iyisin değil mi? öperim...
@A-H: aylar sonra yazıyorum ya heralde kendimi affettireyim diye pek bir özeniyorum :))
teşekkür ederim. sevgiler :))
@Nehir İda: bir de zamanı tutturabilsem be güzelim :))
sağolasın. öperim...
@özlem: girmekle kalmayıp bir de sokup zehirlemesi...
@suvebeyaz: uzakken yakın olanlar da vardır elbette ki tercih sebebidir tabiki de...
öpüyorum. sevindim beğenmene :))
@HARE: çok teşekkür ederim ve de hoş geldiniz.
sevgiler :))
@Sıradan bir balık: aynen öyle...
@feanor: sen daha şükelasın ki :)))
@Bettra: geldiğin nasıl da belli oluyor kurduğun cümlelerle...
hoş geldin :)))
@İBRAHİM ORTAÇ: teşekkür ederim. ve düşününce yalan çok daha tehlikeli değil midir?
sevgiler...
yalansız yaşamak!hayal gibi...
hayatın kendisi yalan dolu.
@Hidayet ATEŞLİ: yalan her yerde ve çoğu zamanda içimizde...
Canım;
gecikmeli de olsa, ricamı kırmaman zerafetinin göstergesi.
Üstelik her zamanki gibi çok güzel bir yazıyla..
Benim de gecikmeli olan teşekkürüm için özür diliyorum.
Yalanlardan uzak bir dünya hayal ederek,
hayatı yalanlara sığınarak geçirenlerden sakınarak,
NANİ'den seslenmeye devam edicem.
Seni seviyor, herşeyin güzel gönlünce olmasını diliyorum.
@NANİ: iyi ki varsın ve hep olmalısın sen varlığınla, kelimelerinle...
öpüyorum güzel yüreğinden...
Yalan, bir duvar varla yok arasında... Ne güzel dile getirmişsin yine... Hep...
@Elif Gizem: öyle çok var ki hem de ve bir o kadar da yok gibi...
Yorum Gönder