Düşünüyorum da şimdi, pek çok çocuktan daha şanslı geçmiş çocukluğum. Almanya dönüşü sınır kapısında ülkeme giriş vizesi için kaptırılan Ayşe’mi (boyumun 3 katı olan oyuncak ayım) düşündüğümde içim cızz ederdi mesela. Ama şimdi Ayşe’si hiç olmayan çocukların olduğunu biliyorum. Düşlerinde bile.Benim oyuncak ayımın bir adı vardı en azından diye avutuyorum kendimi. Kendi adı, kimliği bile olmayan çocukların oyuncağı olabilir mi yangınları içindeyim şimdi düşünmek bile istemediğim. Sınırda görevli memurumuzdan özür diliyorum bu fırsattan istifade. Bir oyuncak ayı için bu yüreğin ettiği cızz sayısı kadar hem de.
Gözle görülür bir ayrımı göz ardı etmeye çalışarak geçti okul çağına yetişmişliğim. Görmedim. Duymadım. Konuşmadım. Yüreğimin gördüklerini, duyduklarını, konuştuklarını içime attım. Erkek kardeşim oyuncaklar içinde el bebek gül bebek büyürken ben kendi oyunlarımı ürettim sessizce. Ben babamı değil de annemi örnek edindim kendime. Oyuncaklarımı birbirinden hiç ayırt etmedim. Ama şimdi büyüme şansı bile verilmeyen kız çocuklarını, bebeleri düşündüğümde babama haksızlık ettiğimi anlıyorum. Utanıyorum. Çocukluğum adına özür diliyorum kendisinden verdiğim sessiz tepkiler, kötü düşünceler için.
Okul dönemlerimde en cicili bicilisinden kalemlerim, silgilerim olmadı. Parasızlıktan ziyade canım annemin azla yetinmesini öğretmek istemesindendi çoğu zarar azı karar sayısındaki okul gereçlerim. Ben yine de yan gözle sıra arkadaşımın kalemini kıskanırken bulurdum kendimi. Hatta sırf bu yüzden ona kötü davranıp kalbini kırdığımı bile hatırlıyorum. Çocuktum ne de olsa. Bilemedim. Şimdi kalemkutusundan ziyade okuyacak okulu olmayan çocukların kıskandığı bir geçmişe sahip olmak rahatsız ediyor beni. Kalemi olmayan çocukların sayısı kadar özür diliyorum kalemkutusunu kıskandığım adını bile hatırlamadığım arkadaşımdan.
Bir doğumgününden kovuluşumu hatırlıyorum mesela şimdi. Herkes gülüp eğlenirken ben elime geçirdiğim bir kitabı okuyordum. Okumayı çok severdim o zamanlar. Yenileri bittiğinde eski gazeteleri çıkarıp tekrar okuyacak kadar. Arkadaşım kitap okumaya mı geldin buraya diyerek kovmuştu doğumgünü partisinden beni. İki gözüm iki çeşme eve gittiğimde bir de annemden fırça yemiştim sen de her çocuk gibi eğlensene biraz da diye. Şimdi doğumgünü nedir bilmeyen çocuklar tanıyorum okumaya hasret. Ellerinde eski gazeteler bile olmayan. Çocuk olma fırsatı sunulmuşken bana değerlendiremediğim için özür diliyorum doğumgününü mahvettiğim arkadaşımdan. Çocuk olamadan büyümek zorunda bırakılan çocukların sayısı kadar hem de.
Üniversite dönemini yaşayamadım diye hayıflanırdım çoğu zaman. Derslerden sonra kantinde arkadaşlarla 2 lafın belini kıramadan koşuşturmaca içinde geçti bütün öğrencilik dönemim. Okuldan işe, işten okula. Çok isyan ettiğimi bilirim, öğrenciyken çalışmak zorunda kaldığım için. İş yüzünden yaşayamadığım öğrencilik günlerim için. Çocukluğunu yaşayamadan adam olan, kadın olan, ev geçindiren, ana olanları düşününce şimdi bir yumruk oturuyor kalıyor boğazımda. Şimdi üniversite mezunu olabilmenin, hem de üniversite mezunu bir kadın olabilmenin haklı gururunu yaşıyorum içimde. Ama bir yandan da küçükken büyüyen, büyümek zorunda kalan kardeşlerimden özür diliyorum sayısı hiç bitmeyen haksız şikayetlerim için.
Dedim ya düşünüyorum da şimdi pek çok çocuktan daha şanslı bir çocuk oldum. Kız olduğum için hor görülmeden, kitabım, kalemim, çantamla, oturacak sıram, başımı sokacak okulum, benimle ilgilenen elimi tutan yol gösteren öğretmenlerimle okudum ve bugünlere geldim. Kendimce bir baltaya sap olabilme çabalarındayım şu aralar. Aldığım ekmeği bayat diye yemediğim günüm de oldu, parasızlıktan ekmek alamadığım günüm de. Ama nereden geldiğimi ve kim olduğumu unutmadım asla. Ve şimdi şükrettiğim o günlerden çok daha kötü günler geçiren kızlarım, kardeşlerim çocuklarım var yurdumun dört bir yanında.
İşte ben de elimi uzatıyorum şimdi. Gözümüzün göremediği uzaklıklarda olsalar bile elimizi uzattığımızda tutabileceğimiz kardeşlerimiz, kızlarımız, çocuklarımız için. Özür dilemek yetmez çünkü biliyorum. Özürü sunmak gerek.
Ve ben de yüreğimi sunuyorum onlara. Okuyup da ezberlediğim kitaplarımı sunuyorum. Ellerine birer kalem, defter alabilmek, önlüklerine yama yerine yeni bir renk olabilmek, onları geleceğin Nermin öğretmenleri, Goncagül doktorları, Çiğdem mühendisleri olarak görebilmek için elimi uzatıyorum.
Uzattığım elimle bir yüreğe dokunabilirsem, okumak isteyen bir yürek için bir umut olabilirsem ne mutlu bana.
Siz de uzatmak ister misiniz?
Hani göremedim ellerinizi, neredesiniz???
*** HER ÇOCUĞUN BİR MASALI OLMALI KİTAP KAMPANYASI
Her türlü çocuk ve gençlik kitabınının, ansiklopedinin yollanabileceği adres;
Psk. Dr. A. Şebnem SoysalGözle görülür bir ayrımı göz ardı etmeye çalışarak geçti okul çağına yetişmişliğim. Görmedim. Duymadım. Konuşmadım. Yüreğimin gördüklerini, duyduklarını, konuştuklarını içime attım. Erkek kardeşim oyuncaklar içinde el bebek gül bebek büyürken ben kendi oyunlarımı ürettim sessizce. Ben babamı değil de annemi örnek edindim kendime. Oyuncaklarımı birbirinden hiç ayırt etmedim. Ama şimdi büyüme şansı bile verilmeyen kız çocuklarını, bebeleri düşündüğümde babama haksızlık ettiğimi anlıyorum. Utanıyorum. Çocukluğum adına özür diliyorum kendisinden verdiğim sessiz tepkiler, kötü düşünceler için.
Okul dönemlerimde en cicili bicilisinden kalemlerim, silgilerim olmadı. Parasızlıktan ziyade canım annemin azla yetinmesini öğretmek istemesindendi çoğu zarar azı karar sayısındaki okul gereçlerim. Ben yine de yan gözle sıra arkadaşımın kalemini kıskanırken bulurdum kendimi. Hatta sırf bu yüzden ona kötü davranıp kalbini kırdığımı bile hatırlıyorum. Çocuktum ne de olsa. Bilemedim. Şimdi kalemkutusundan ziyade okuyacak okulu olmayan çocukların kıskandığı bir geçmişe sahip olmak rahatsız ediyor beni. Kalemi olmayan çocukların sayısı kadar özür diliyorum kalemkutusunu kıskandığım adını bile hatırlamadığım arkadaşımdan.
Bir doğumgününden kovuluşumu hatırlıyorum mesela şimdi. Herkes gülüp eğlenirken ben elime geçirdiğim bir kitabı okuyordum. Okumayı çok severdim o zamanlar. Yenileri bittiğinde eski gazeteleri çıkarıp tekrar okuyacak kadar. Arkadaşım kitap okumaya mı geldin buraya diyerek kovmuştu doğumgünü partisinden beni. İki gözüm iki çeşme eve gittiğimde bir de annemden fırça yemiştim sen de her çocuk gibi eğlensene biraz da diye. Şimdi doğumgünü nedir bilmeyen çocuklar tanıyorum okumaya hasret. Ellerinde eski gazeteler bile olmayan. Çocuk olma fırsatı sunulmuşken bana değerlendiremediğim için özür diliyorum doğumgününü mahvettiğim arkadaşımdan. Çocuk olamadan büyümek zorunda bırakılan çocukların sayısı kadar hem de.
Üniversite dönemini yaşayamadım diye hayıflanırdım çoğu zaman. Derslerden sonra kantinde arkadaşlarla 2 lafın belini kıramadan koşuşturmaca içinde geçti bütün öğrencilik dönemim. Okuldan işe, işten okula. Çok isyan ettiğimi bilirim, öğrenciyken çalışmak zorunda kaldığım için. İş yüzünden yaşayamadığım öğrencilik günlerim için. Çocukluğunu yaşayamadan adam olan, kadın olan, ev geçindiren, ana olanları düşününce şimdi bir yumruk oturuyor kalıyor boğazımda. Şimdi üniversite mezunu olabilmenin, hem de üniversite mezunu bir kadın olabilmenin haklı gururunu yaşıyorum içimde. Ama bir yandan da küçükken büyüyen, büyümek zorunda kalan kardeşlerimden özür diliyorum sayısı hiç bitmeyen haksız şikayetlerim için.
Dedim ya düşünüyorum da şimdi pek çok çocuktan daha şanslı bir çocuk oldum. Kız olduğum için hor görülmeden, kitabım, kalemim, çantamla, oturacak sıram, başımı sokacak okulum, benimle ilgilenen elimi tutan yol gösteren öğretmenlerimle okudum ve bugünlere geldim. Kendimce bir baltaya sap olabilme çabalarındayım şu aralar. Aldığım ekmeği bayat diye yemediğim günüm de oldu, parasızlıktan ekmek alamadığım günüm de. Ama nereden geldiğimi ve kim olduğumu unutmadım asla. Ve şimdi şükrettiğim o günlerden çok daha kötü günler geçiren kızlarım, kardeşlerim çocuklarım var yurdumun dört bir yanında.
İşte ben de elimi uzatıyorum şimdi. Gözümüzün göremediği uzaklıklarda olsalar bile elimizi uzattığımızda tutabileceğimiz kardeşlerimiz, kızlarımız, çocuklarımız için. Özür dilemek yetmez çünkü biliyorum. Özürü sunmak gerek.
Ve ben de yüreğimi sunuyorum onlara. Okuyup da ezberlediğim kitaplarımı sunuyorum. Ellerine birer kalem, defter alabilmek, önlüklerine yama yerine yeni bir renk olabilmek, onları geleceğin Nermin öğretmenleri, Goncagül doktorları, Çiğdem mühendisleri olarak görebilmek için elimi uzatıyorum.
Uzattığım elimle bir yüreğe dokunabilirsem, okumak isteyen bir yürek için bir umut olabilirsem ne mutlu bana.
Siz de uzatmak ister misiniz?
Hani göremedim ellerinizi, neredesiniz???
*** HER ÇOCUĞUN BİR MASALI OLMALI KİTAP KAMPANYASI
Her türlü çocuk ve gençlik kitabınının, ansiklopedinin yollanabileceği adres;
GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ
ÇOCUK SAĞLIĞI ve HASTALIKLARI ABD
10. KAT BEŞEVLER - ANKARA
Kendi imkanlarıyla Yeşilovacık’a ulaşmak isteyen dostlar ise;
HER ÇOCUĞUN BİR MASALI OLMALI KİTAP KAMPANYASI
Yeşilovacık Belediyesi
YEŞİLOVACIK-MERSİN adresine armağanlarını ulaştırabilir.
38 yorum:
O uzattığın emekçi ellerinin avuç içlerinden öper, yüreğime bastırırım benim canım arkadaşım.
Bu yazın benim için diğerlerinden çok farklı ve önemi çok büyük.
Yüreğine sağlık.
Ahmet
tüylerim tiken tiken :(
Şu gazete kısmının anısı çoktur bende...Küçük bir çocukken memleketin doğusundaki dede topraklarına giderdik her yaz...Daha 10o km girmeden sahilden içerilere,yol kenarlarında gazete diye bağıran büyük küçük insanlara rastlardık.Ve buna şöyle bir çözüm üretmiştik o zaman.Kış boyu biriktirirdik gazeteleri, vermezdik hiç bir yere...Ve onları yazın o yolun boyunca insanlara atardık.Oturup düşünsünler bazen insanlar, oralarda insanların feryadı niye diye,hiç değilse arada bir...
Uzatmak lazım elleri Belki uzaktır gidilecek yol aşılacak engel çoktur ama bilirim benim köylerimde hale imece vardır bir çok iş o yollarla halledilir peki şimdi bu teknoloji ve çağda neden olmasın uzatmak lazım elerle birlikte yürekleride sevgiler ...
Geçen yazdığın posttan sonra,dağılmıştım..Okurken eyvah ayvah yine yaptı yapacağını dedim tam gözlerime iki damla yaş sıralanmışken ama yazının sonunda o gözyaşları akamadan kocaman bir sırıtmaya dönüştü...Biz de koyalım bir kitap kütüphaneye..:)Öperim o güzel kalbini..
Uzattim Mayam uzattim, gördünmü ellerimi:)) Verelim el ele, kalmasin hic bir cocuk kitapsiz, deftersiz:)) Öptüm güzel yüreginden:)))
uzattığın ellerinden, o altın kalbinden öperim seni..
Can arkadaşım..
Kampanyamız bu gün 6. gününde. Tüm kalem tutan eller sayfalarına PİNO'nun çizdiği ve birmilyonkalem.com da yayınlanan LOGO yu eklemeye başladılar.
HER ÇOCUĞUN BİR MASALI OLMALI KİTAP KAMPANYASI sadece 1MK'in ya da benim değil! Hepimizin...
Şimdi duyarlılaşmışken bir kitapta siz koyun sebepe. İlk kitaplar gelmeye başladı. Tüm destek veren dostlara teşekkür ediyorum.
Logoyu sayfasına ekleyen dostlar lütfen birmilyonkalem@gmail.com adresine de bir e-posta yollasınlar ki sayfamızda onlara teşekkür edebilelim..
Sen gibi duyarlı dostlar bir çocuğun gülümsemesinde her daim yer bulacaktır.. Sayfandan buraya gelen ve destek veren herkese teşekkür ediyorum.
Şebnem Soysal
Sevgili beenmaya
Öncelikle kampanyayı bşaltan sevgili Şebnem Soysal ve herkim varsa onlara sonrasında da gerçekten duygularını bu kadar güzel anlatan sana teşekkür etmek istiyorum ve logo ile linki hemen bloğuma koyuyorum ilk fırsatta da kitapları postaya vermek üzere elimi uzatıyorum.
Sevgilerimle
Sevgili Beenmayam;
Elden ele uzanan ve arada köprü olan, kendi iç hesaplaşmasında bilinçli farkındalığa varıp geçmişinle yüzleşme cesaretini gösteren tüm insan dostlarının önünde saygıyla eğiliyorum.
İçim acıyor şu an, o yardımların baş aktörlerinin yaşadıkları son
durumuna.Sevgilerimle.
@Kara Kalem: öyle çok öpülesi el, yürek var ki gözlerden ırak olduğu için gönüllerden de ırak sandığımız...umarım sadece kitaplarımız değil, umutlarımız, öpücüklerimiz, sevgilerimiz de ulaşır küçük yüreklere...
sağolasın arkadaşım...
@eğreltiotu: görmemiz, bilmemiz birşeyler yapmamız lazım bu d
ken diken halden kurtulmak için öyle değil mi...bir yüreğe bile ulaşmak öyle büyük bir mutluluk olmalı ki...
@buraneros: keşke düşünsek gözardı etmesek keşke...
@Ateş Böceği: gerçekten içten utazttığında ulaşılamayacak yürek yoktur aslında ne dersin :))
@NoSTATIC: koyalım elbet...bizimde anlatacak bir masalımız olsun çocuklara...
@Belgin: görmez miyim gördüm elbet arkadaşım...sağolasın...
@Nily: asıl ben seni öpüyorum güzel yüreklim hem ben kime çekmişim belli öyle değil mi :)))
@Uzağa Giden Kadın: sevgili Şebnem teşekkürün en büyüğü öncelikle sana...uykudan uyandırdığın, bir masalı paylaşmaya vesile olduğun için...sağolasın...
@tutsak: teşekkürün en büyüğü gerçekten de sevgili Şebnem'e...sağolasın sevgili tutsak elini uzattığın için...
uzattığın ellerinden, kocaman yüreğinden öperim seni ben......
yazamadım. senin boğazına yumruk olanlar benim gözüme doldu....
sevgilerimle..
@sufi: sevgili yüreği kocaman sufi benden de sevgi ve saygılar elini, yüreğini uzatanlara...
@coffeé: sen masallarını yolladın zaten yetmez mi be güzelim :))) asıl ben seni öperim kocaman...
Hepimiz uzatmaşlıyız ellerimizi, onlar için, hepsi ülkemizin geleceği çünkü.
Sağol duyarlılığın için arkadaşım.
Sevgilerimle...
@özlem: elbet elimizden gelen birşey vardır yapabileceğimiz birşey görmezden gelmek, yok saymak dışında öyle değil mi...
uzatıyoruz ellerimizi ama yetmiyor, biz uzattıkça birileri gelip dalga dalga vuruyor ellerimize... dilerim uzanan eller çok olur, ellere vuranlarsa bir yerde durur ve düşünür... yoksa çok üzülecek bu ülkenin çocukları gelecek günlerde...
ya bu çok güzel bi kampanya olmuş bununla bi ilgilenicem :)
Bu kampanyayı çok sevdim ben. Daha önce de kardeşini seç kampanyasında bir kardeşim olmuştu benim de...Arada kurulan bağın verdiği hazzı hiç bir şey tattırmamıştır bana.
Yazdıklarına gellirsem; azla yetinmeyen çoğu bulamaz...Tut ki buldu diyelim bir türlü mutlu olamaz. Çünkü azla yetinmeyi öğrenmiş insan elindekiyle kendini tatmin etmeyi, daha fazladı için hırs yerine azim göstermeyi öğrenmiştir. Diğeri ise doymak bilmeyen şımarık bir ruha sahip olmuştur. İstisnalar olsa da...Bu yüzden bence bunlar senin hayattan alabileceğin en güzel deneyimler olmuş.
Yine harika yazmışsın. Sen yazar olmalısın.Hafta sonları için bir yazı atölyesine kayıt olmayı düşündün mü hiç? Öpüldün...
Pak Karamu reading your blog
@Evren: yine de kaybetmeyelim ümidimizi arkadaşım ve uzatmaya devam edelim...
@Bekriya: eh be güzelim nerelerdesin sen. hadi bir el at bakalım şu işe :))
@Maviye Yolculuk: işin içinde çocuklar ve kitaplar olunca çok daha keyifli ve önemli bir hale geliyor kalmpanyalar öyle değil mi...
yaşananlara gelince onlar şu andaki beni ben yapan deneyimler iyisiyle kötüsüyle ben şu anda onlar sayesinde bu şekilde varım ve bunun elimden geldiğince farkında olmaya çalışıyorum arkadaşım...
yazar olmak mı dedin yok be güzelim ben kim yazar olmak kim. ama çok teşekkür ederim güzel sözlerin için sevgimle...:)))
@Pakkaramu: thanks...
Bu akşam ilk iş, kitapları toparlamaya başlayacağım. Bu kampanyanın duyurusunu da biraz sonra sayfama ekleyeceğim. Bu duyarlılığınla seni neden bu kadar çok seviyor olduğumu bir kere daha farkettim. Umarım hiç olmazsa bazı çocuklara masallarını geri veririz...
@Yeşim: canım benim sen benim masal prensesimsin zaten biliyorsun bunu ve senin küçük yürekler için anlatacak çok ama çok fazla masalın olduğuna da eminim :)) öpüyorum kocaman :)))
harika yazılmış ne denir ki?
ben bu işle ilgilenebilecek birilerini tanıyorum.
sendeki bilgileri ona ileteceğim, dilerim faydası olur:))
@Ful yaprakları: desene sende de birikmiş ve anlatılacak bir sürü masal var ne güzel :)))
abi is reading, too.:)
@Abi: really :)))
this is the truth, only the truth, my dear Elizabeth...
@Abi: oh may god I'm so suprised!!!
Sevgili Beenmaya, geçen yıl bir ilköğretim okuluna kitaplığımdan oldukça yüklü ansiklopedi ve kitap iletmiştim, geride pek birşey kalmasa da böylesine içten ve özverili kampanyaya katılmak için kitaplık yeniden gözden geçirilir hatta kitapçılar dolaşılır. Kendim götüreceğim Sevgili Şebnem Hanıma, özellikle gözlerindeki coşkuyu da paylaşmak için...
tüm yazılarına evet ama böylesine içten ve sağlıklı bir içhesaplaşma ve özür erdemi içeren bu yazını ise özellikle çok sevdim, yüreğine sağlık,
sevgilerimle,
Çok dokunaklı bir yazı olmuş içimi çizdi, şu hayatta nekadar şanslı oluğumu düşündüm. bilgilendirme içinda ayrıca teşekkürler, yarın ne yapıp yapıp oraya ulaştırıcağım kitapları ama çocuklar için neler çıkar kitaplığımdan onu bilemiyorum.
@Nilambara: o zaman benden de kucak dolusu sevgi ve selam iletin kendisine bu kampanyanın mimarı olarak en büyük teşekkürü o hak ediyor çünkü :))
ve gerek duyarlılığın, gerek de güzel sözlerin için çok ama çok teşekkürler kocaman sevgiler :))
@mali_k: düşünmeniz bile yeter ki eminim birşeyler çıkacaktır. tek bir kitabın bile bir yüreğe ulaşması ne büyük bir mutluluk olmalı öyle değil mi :))
çok sağolun duyarlılığınız için...
sevgiler...
Bu yazı bana şu dizeyi hatırlattı, "Ayakkabım yok diye üzülürken ayağı olmayan birini gördüm."
Bu güzel yazı için teşekkürler...
@Boş Arsa: evet bu dize bütün bir yazının, söylemek istediklerimin en güzel özeti olmuş gerçekten...
teşekkürler benden...
Yorum Gönder