
Farkında mısın;
İpin üzerinde bir cambaz gibi
Dengede durmaya çalışıyor
Bir gidip bir geliyor aşk...
Bırak aklından önce
Yüreğine düşsün...
Görsel: Deviantart

Hayat tam orta yerinden kırıldım sana. Aklım bir yana düştü şimdi, yüreğim diğer yanda. Cebimde küstüklerim.
Gece indi. Zifiri bir karanlık abandı şehrin üzerine. Tüm ağırlığıyla yüreğime. Saçlarımın rengine başka bir yaşamın kokusu bulaştı.
Bir insan geçmişine ait bir parçayı yok sayabilir mi? Yaşanmış bir zaman dilimi hiç yaşanmamışcasına silinebilir mi insanın belleğinden? Ve dünden bir parçası eksik olan biri bugünü tam olarak yaşayıp yarına varabilir mi?
Hayat...
İlk defa olmuyor bu ve eminim son da olmayacak. Ve eminim ki pek çoğunuzun başına gelmiştir de hatta belki de çoğunuz benim gibi ipin ucunu bırakmış, farkında bile değilsinizdir yazdıklarınızın başka bloglarda yayınlanmasına, forum sayfalarında yer almasına, toplu mail olarak dönüp dolaşmasına, hatta ve hatta cep telefonunda mesaj olarak kullanılmasına...
Bazen tek bir cümlede takılıp kalıyorsun; virgüle ihtiyaç görülmemiş, noktası çoktan konmuş tek bir cümle. Her kelime çekip gidiyor yanından, her sözcük başka başka anlamlarda başka hayatlarda yer buluyor. Gün geceye dönüyor kaç kez, iklim değişiyor. Bildiklerin bilmediklerine yenik, sen bir orada bir burada, ne kendine, ne hayata sığmayan kimlikler yaşıyorsun. İçinde birikmiş ama bir türlü kuramadığın cümleler. Hep devrik kalıyor başkalarına sığınmak...
Bugünlerde sadece yağmur değil, acı üzerine acı yağıyor üzerimize. Sel felaketi, şehitlerimizin haberi, ve Zonguldak’ta göçük altında hayatını kaybeden işçilerimiz...
Dün sabah yaklaşık 5 saat süren çabalarıma rağmen işyerime varamadım ve yağmur altında küçük bir İstanbul turu yapmış olarak yarı yoldan eve dönmek durumunda kaldım. Şaşkın, sinirli ve öfkeliydim yaşadıklarıma ama sustum, içime attım. Ben eve varabildim varmasına da bu sefer İkitelli yollarında servis aracı içersinde bir süre mahsur kalan kızkardeşimde kaldı aklım. Şaşkınlığın, sinirin ve öfkenin yanına endişe, merak ve korku da eklendi. Annemin panik haline karşılık benim serinkanlı olmam gerek diye düşündüm; yine sustum ve yine içime attım. Derken eski ve yakın bir dostun babasının saçmasapan bir cinayete kurban gittiği, annesinin de yoğun bakımda olduğu haberini aldım. Varolan hislerime eklenen yenilerine bir ad koyamadım; tanımsız kaldım.
Sımsıkı kapadığı avucunu açtı yavaşça
Nasılsa öyle yaşanacaktı
Küçük, renkli bir paket tutuyor kendi kadar ufak ellerinin içinde. Öyle mutlu bir ifade var ki yüzünde ister istemez etrafındaki herkesin meraklı bakışları toplanıyor üzerinde. Ama ne başkaları, ne de dünya onun umurunda değil, elindeki paketten başka hiçbir şeyle ilgilenmiyor. Sadece arada sırada yanında ablası olduğunu sandığım en az kendisi kadar küçük bir kıza mutlulukla dolu birkaç kelime fısıldayıp kocaman gülümsüyor.