Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. İçimdekileri arayıp bulmam için birazcık zaman. Çünkü ben en son babamın yanında bırakmıştım sesimi. Onun benden utanan gözlerinde kalmıştı tek tek bütün kelimelerim. Annemin tek bir sözüne endeksli yaşamaya çalışırken, oğlumu koruyorum sanmalarında vazgeçmiştim insanlara güvenmekten. Ve sonra bir gün babam çekip gitti. Onunla beraber pek çok şey de ardından. En çok da sesim ve kelimelerim. Bir insan ne zaman vazgeçer kendinden bilir misin?
Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. Kendimi sakınıp, sakladığım sığınağımdan çıkabilmem için birazcık zaman. Kütüphaneleri bu yüzden severim ya zaten, konuşmak gereğinde bulunmaz insan. Duymanın da bir önemi yoktur. Herkes kendi dünyasında sadece kendini dinliyor, kendiyle konuşuyordur. Kimse tarafından başka gözlerle bakılmıyordur eksik yanlarına. Kimsenin yapamadıklarına dair yargısı, düşüncesi, acıması yoktur. Bir insan kendini duyabilir değil mi? Kendiyle konuşabilir de üstelik. Peki sence bir insan gerçekten kendini anlayabilir mi? Sağır ve dilsizken üstelik...
Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. Ben de hata yaptım, yapıyorum da hala. Kendimle yüzleşmem lazım önce. Yinelememek için belki de, yeniden başlayabilmek için, sorularımı bulup içimde, kendi kendime cevaplamam lazım. Öğrenmem lazım tüm o bakışlara, karşı çıkışlara, kayboluşlara karşı ayakta durabilmeyi. Ve öğretmem lazım önce kendime “ben” olabilmeyi. Farkındalık can acıttığı için mi kabuğuna çekilir insan? Canı ne kadar yanıyor olsa da kendi olmayı seçemez mi?
Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. Aşk bu ne de olsa, hiç ummadığın bir anda çıkıverir insanın karşısına. Kabuklarından sıyırmaya çalışır yavaş yavaş seni. Geçmişin dikişleri teker teker atmaya başlar. Bu yüzden korkar ya insan zaten. Vazgeçtiyse eğer çoktan, vazgeçildiyse, sesini, kelimelerini, güvenini çoktan terk ettiyse, aşkın eski yaralarını açmasıdır çekindiği. Yüreğinden korkar en çok da. Duymayan kulağından, olmayan dilinden değil de yüreğinin sevmeyi bilip bilmediğinden korkar. Sahi sessizlik bir aşkı yok edebilir mi?
Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. Her aşk kendine özeldir ya hani, başka türlü bir dili vardır sadece kendi kahramanlarının tam olarak anladığı ve bildiği. Dilimin döndüğünce anlatırım ben de elbette, sesimin yettiğince. Yaşadığımca bulup da bir zamanlar kaybettiğim kelimeleri yeni anlamlar yüklerim hepsine. Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Anlar mısın peki beni tam olarak? Bence hayır...
ONUR’UN DİLİNDEN...
BAŞKA DİLDE AŞK
Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. Kendimi sakınıp, sakladığım sığınağımdan çıkabilmem için birazcık zaman. Kütüphaneleri bu yüzden severim ya zaten, konuşmak gereğinde bulunmaz insan. Duymanın da bir önemi yoktur. Herkes kendi dünyasında sadece kendini dinliyor, kendiyle konuşuyordur. Kimse tarafından başka gözlerle bakılmıyordur eksik yanlarına. Kimsenin yapamadıklarına dair yargısı, düşüncesi, acıması yoktur. Bir insan kendini duyabilir değil mi? Kendiyle konuşabilir de üstelik. Peki sence bir insan gerçekten kendini anlayabilir mi? Sağır ve dilsizken üstelik...
Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. Ben de hata yaptım, yapıyorum da hala. Kendimle yüzleşmem lazım önce. Yinelememek için belki de, yeniden başlayabilmek için, sorularımı bulup içimde, kendi kendime cevaplamam lazım. Öğrenmem lazım tüm o bakışlara, karşı çıkışlara, kayboluşlara karşı ayakta durabilmeyi. Ve öğretmem lazım önce kendime “ben” olabilmeyi. Farkındalık can acıttığı için mi kabuğuna çekilir insan? Canı ne kadar yanıyor olsa da kendi olmayı seçemez mi?
Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. Aşk bu ne de olsa, hiç ummadığın bir anda çıkıverir insanın karşısına. Kabuklarından sıyırmaya çalışır yavaş yavaş seni. Geçmişin dikişleri teker teker atmaya başlar. Bu yüzden korkar ya insan zaten. Vazgeçtiyse eğer çoktan, vazgeçildiyse, sesini, kelimelerini, güvenini çoktan terk ettiyse, aşkın eski yaralarını açmasıdır çekindiği. Yüreğinden korkar en çok da. Duymayan kulağından, olmayan dilinden değil de yüreğinin sevmeyi bilip bilmediğinden korkar. Sahi sessizlik bir aşkı yok edebilir mi?
Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Ama biraz zaman tanımalısın bana. Her aşk kendine özeldir ya hani, başka türlü bir dili vardır sadece kendi kahramanlarının tam olarak anladığı ve bildiği. Dilimin döndüğünce anlatırım ben de elbette, sesimin yettiğince. Yaşadığımca bulup da bir zamanlar kaybettiğim kelimeleri yeni anlamlar yüklerim hepsine. Şimdi sana anlatayım istiyorsun. Peki, tamam, kabul. Anlar mısın peki beni tam olarak? Bence hayır...
ONUR’UN DİLİNDEN...
BAŞKA DİLDE AŞK
38 yorum:
Aşk bu kadar uzun bir şey mi...
Simdi seni anlamamı istiyorsun. Peki, tamam, kabul :) seni seviyorum.
Her aşk gercekten de kendıne özeldır..
Onun ıcındır kı
aşkı tanımalayan bu kadar cok ayrı anlam var her kısı ıcın ..
İzleyemedim, ama izlemeliyim mutlaka, dedirttin maya..teşekkürler :)
Beenmaya'm, öyle çok ağlamıştım ki bu filmde, hayran kalmıştım repliklere ve oyuncluğa. Sayende satır satır kendi sesimden okudum-dinledim. Çok yaşa.
Bu arada, azıcık daha toparlanayım ne eylemlere gidecek, ne çay günleri yapacağız... Sözüm söz, öpüyorum...
"anlar mısın peki tam olarak bence hayır"kesinlikle anlamasıda imkansız zaten her aşk gerçekten kendinde saklıdır.
Dalgalarin Prensinde diyordu ya... "Kahretsin, surdugu surece asktan daha harika hicbir sey yok"...
Sessizlik hicbirseyi yok etmez... Hele aski daha da "Hic"
Mükemmel... bir dakika bile dikkatim dağılmadan kayboldum cümlelerde... biliyor musun bi yazıyı okuduğumda altında senin imzan olmasa bile anlarım o cümlelerin sana ait olduğunu...
geçen gün bu filmi izlemeye başladım ama sonra ne oldu hatırlamıyorum. İzledim mi, yarıda mı bıraktım, uyuyup kaldım mı?
hepsi soru işareti..
izlemeliyim, kesin...
ve aşksa ortadaki bol zamanı olacaktır...
Anlamaz, anlayamaz, çünkü kadınlar anlamaya değil anlamlandırmaya çalışır.
Aradaki farkı anlayabiliyor musunuz?
muhteşemdi.. izlemeyenler varsa şiddetle tavsiye ediyorum mutlaka ilesinler ..ve filmin en can alıcı sahnesi burasıydı bence..
"Sahi sessizlik bir aşkı yok edebilir mi?"
var mıdır bu sorunun cevabı...
ben de hayatınortasında arkadaşımız gibi izleyemedim.bende de senin sayende mutlaka izlemeliyim duygusu uyandı.paylaştığın için teşekkürler beenmayacım.inşallah herkes çook mutlu olur.
@Hacivat: bilinebilir mi ki bu sevgili Hacivat...
belki tek bir cümleye sığdırılmıştır koca bir hayat ve bir ömür boyu kalır dilde...belki de bir sürü cümleyle söylenir, yazılır ama bir bakarsın hiç kalmamış yüreğinde...
aşk uzun mu, kısa mı bilinebilir mi ki...
yaşayan, yaşatan yüreğe sormak lazım belki de...
@Galadriel Ar FeinieL: :))) ben de seni...
@öykü: aynen öyle sevgili öyküm. her dilde başka bir aşk vardır kendine göre...
@hayatın ortasında: izlemeni öneririm canım başka bir dilde aşka şahit olmanı öneririm gerçekten de...
@Sıradan Bir Sazan: çok özel ve farklı bir yerde kaldı bu film bende. aşkın diline dair farklı şeyler gördüm, anladım, öğrendim bu film sayesinde...
canım benim elbetteki nerelere gidip neler neler yapacağız. düşünmesi bile çok keyifli. ama dediğim gibi yardıma ihtiyacın olduğu an bir haber uçurman yeterli :)))
@seda: sadece aşk'ta mı hayatın her alanında anlamak, anlaşılmak bir yere kadar değil mi zaten sevgili seda...
hele ki aşk; çok farklı ve özel bir dil olunca...
@Mehtap Pasin Gualano: sessizlik ne çok cümle barındırır içinde, ne çok his, ne çok düşünce öyle değil mi...
elbette dinlemesini ve duymasını bilene...
kocaman sevgilerle...
@Elif Gizem: biliyor musun senin yorumlarını özellikle arar, özellikle bekler oldum. görmediklerimi gördüren, düşünmediklerimi düşündüren cümlelerinin ardından hatta bazen senin yazı bile yazar oldum :)))
filmi izledin mi bilmiyorum ama diğer iki karakter; Zeynep ve Kamuran'a dair de yazdıklarım var. Kamuran'ın dilinden bitti ama Zeynep'in dilinden devam ediyor. bu yazılara yorumlarını da merakla bekliyor olacağım.
bu arada bu hafta tatile çıkıyorsun yanlış hatırlamıyorsam. iyi tatiller. özletme çabuk gel :))
@cem: izlemelisin. ve hatta izleyip yazmalısın bence. düşüncelerini merak etmekteyim :))
@Doğan Ömür: o zaman Kamuran ve Zeynep'in dilinden gelenleri de okumalı belki ve ondan sonra bu soruya tekrar dönüp cevaplamalı :)))
@Ateş Böceği: gerçekten çok güzel bir filmdi ateş böcüğüm...
@y: vardır belki ama yaşayana, yaşatana göre değişir yine başka dilde aşk gibi...
aşk söz konusu olunca mek'ler, mak'lar, hayatımızdaki tüm fiiller, mastarlar nasıl değişiyor öyle değil mi :)))
@kamikaze: izlemeni öneririm sevgili kamikaze ve beğeneceğie de eminim...
sevgiler :)))
ne mutlu öyleyse bana...bu arada iyi tatil dileklerin için de teşekkürler. bir haftacık. neyse az olsa da öz olmasını umuyorum:)
@Elif Gizem: hadi bakalım benim yerime de eğlen, dinlen, keyiflen ve bomba gibi gel. iyi tatiller :)))
"Başka dilde aşk"Eğer bu bir filmse senden güzel kimse anlatamazdı bu filmi bence. Özendirdi cümlelerin.İzlemesem de olur ama. teşekkürler ve sevgilerimle.
@sufim: bu bir film can sufim. bu 3karakterin benim aklımda ve yüreğimde yer ettiği, bana kendi dillerinde birşeyler söylediği bir film. ben de onların kelimelerini dile dökmek istedim işte...önce Onur'la başladım, sonra Kamuran ve sonra da Zeynep söyleyecek birşeyler kendilerince...
"Başka dilde aşk" izlemeye doyamadığım bir filmdi ve Kamuran beni tüm karakterlerden de çok etkilemişti.
Ne güzel konuşmuş senin cümlelerinle canım.
@özlem: ben de en çok kamuran'dan etkilenmiştim biliyor musun? bu arada onur'un dilinden yazısının altında kamuran'dan bahsetmemiz de ayrı bir konu tabi :)))
evet yanıtının geçerliliği ne kadardır?
bence de hayır...
* harika olmuş Onur'un dilinden.
@la luna bir yer: evet'in geçerliliği biraz da yaşayana ve yaşatana bağlı değil midir sevgili la luna bir yer...
hoş geldin ve de teşekkürler...
sevgiler :))
filmi hiç beğenmedim, kurgusuz, yavandı benim için. Konu itibariyle çok iyi bir konuydu ama iyi işlenmemişti.O konu öyle bir işlenirdi ki dillere destan bir film olabilirdi.Yeterince vurucu ve keskin değildi, fazla yüzeysel işlenmişti,karakterlerin psikolojileri detaylandırılmamıştı.
Dediğim gibi filmi hiç beğenmedim ama yazını pek beğendim
konu aşk olunca akan sular duruyor:)))
@Ful yaprakları: yazımı beğendin ya o bana yeter :)))
aşk sözcüklerde yavan kalsada gerçek yeri ışıldayan gözlerde
@Kardeşim: aynen öyle...
teşekkürler...
Yorum Gönder