Pages

GEÇ KALMIŞ BİR ÖZÜR

23.09.2009
Bir insan geçmişine ait bir parçayı yok sayabilir mi? Yaşanmış bir zaman dilimi hiç yaşanmamışcasına silinebilir mi insanın belleğinden? Ve dünden bir parçası eksik olan biri bugünü tam olarak yaşayıp yarına varabilir mi?

Şu anda tam karşımda oturmuş bana bugününü anlatıyorken sen, ben gözlerim elindeki sigaranın dumanına aklımsa geçmişime takılı, belleğimdeki eksik kalan kısımları tamamlamaya çalışıyorum. Yaşandığı halde hatırlanmayan, yok sayılan zamanları...

Hatırlayıp da önüme sunduğun çoğu şey ne yazık ki yok belleğimde. Hiç yaşanmamışcasına silinip gitmiş. Ne kadar zorlasamda kendimi, büyük bir acının izleri dolaşıyor içimde sadece o günlere dair. Bir acının yüreğimi saklayıp, gözlerimi kör etmesi. Kabul edilmeyen bir zaman, hatırlanmak istenmeyen yüzler, gözardı edilen yaşanmışlıklar. Bu yüzden belki de hafızam bana o günlerden kör, sağır ve dilsiz...

Düşünüyorum da şimdi, bir yalanın uzantısına kurban edilmiş bir gerçektin aslında sen. Bilmediğin zamanların dışında bırakılan. Bilmediğin acıların habersiz takipçisi. Bir suskunluk zorunluluğu, söylenemeyenler, hep bir kırgınlık, bir erteleme, sonu getirilmemiş cümleler... Bilinçli değildi elbet, istenerek yapılmadı. Ama yanlıştı sonuçta. Bir haksızlığa karşı başka bir haksızlığı seçmekti benimkisi.

Çok zaman geçti üzerinden artık. Bıraktığımız yerde değiliz ikimizde. Zamanın derin izleri yansımış, yüzümüze, ellerimize, gözlerimize, yüreğimize...Ama geçen onca zamana, yol yorgunluğuna, hayal kırıklığına, birbirinden habersiz çekilen çektirilen acılara rağmen tüketilmemiş hayaller kalmış avuçlarımızda hala görüyorum. Ve seviniyorum bir yerinden yeniden yakalayabildik birbirimizin hayatını, yeniden bu hayatların bir parçası olabildik diye...

Şu anda tam karşımda oturmuş sana çok yakışan o gülüşünle geçmişin tozlu sayfaları arasında dolanıyorken sen, ve anıyorken yine o günleri, ben duyamayacağın bir fısıltıyla Tanrı’ya bir kez daha şükrediyorum; eskiye dair bir hayalkırıklığı olmama rağmen bir “gerçek” olarak bugününde tekrar yer almamı sağladığı için...

Bu sefer hiçbir yanlış, bir doğruyu (seni) götürmedi...


Görsel: Deviantart

34 sayfa ekleyen:

MOMOL dedi ki...

nede güzel anlatmışsın yüreğine, kalemine sağlık...

y. dedi ki...

insan acıdan kaçmak için ,en azından acı verenin acı vermeden hatırlanacağı zamanlara dek ,yaşanmış zamanları belleğinin derinliklerine gömebilir.benim çok sıkça yaptığım bişeydir bu,acı çekmeyeceğimi anlayana kadar çıkarmam onları sandıklarından,sorulduklarında hatırlamam.kalpsizlik değil aslında bu,acı o kadar yoğun yaşanıyorki bazen ,vücudun da bir sigortası var ,atıyor işte.bak sen o zamanları düşündüğünde hala acı çekiyorsun,demekki sandıktan çıkma zamanı gelmemiş bazı anıların. ama yitirilmiş zamandan birinin hayatına dönmek ne güzeldir,keşke herkes affedebilse,keşke affedebilsek ve umursamadan alsak önemsediklerimizi.nihayetinde nefret bile bir duygu ve ilgilenilmeyi istiyor değil mi...
zamanını bekle,bak nasıl hatırlayacaksın tek tek,bugün unuttuğunu düşündüğün herşeyi...

Vladimir dedi ki...

Kaçmak asla sorun değil, üstünü örttüğümüz her şey, unuttuğumuzu sandıklarımız bir gün en hazırlıksız anımızda karşımıza çıkıp bizi şaşırtabilir. Unutmak kısa vadede mümkün uzun vadede imkansız bence. :(

Oda ve Duvar dedi ki...

Serbest çağrışım :
İşkence ile bilgi almaya çalışan amerikan istihbaratına dair yapılan araştırmalarda, uygulanan işkence yöntemlerinin güvenilirliği tartışılıyormuş. Çünkü uygulanan yöntemler insan belleği üzerinde etkide bulunuyor ve hatırlananları ve unutulanları değiştirebiliyormuş...
Bellek ve travma üzerine düşünülmeli bence...
İkincisini sen Ursula'dan aktarmışsın :"bir sözün söylenebilmesi için, diye cevap verdi Ged yavaşça, 'sessizlik' olması gerekir. önce ve sonra..."
Sessizlik, annemizin karnındayken bile yoktu... Sessizlik yoktu, önce de sonra da ve bellek hiç bir zaman sessizlikte oluşmadı...
Susmak mı gerek?

koyusiyah dedi ki...

"Çok kısık" seste okudum..

coffeé dedi ki...

yanlışlarla doğruların karşılaştırılmasından bağımsız kalabilmek bir insanın hayatında.... çok özel ve güzel bir hediye...

güzelliğin daim zaten perim..

öperim :)

ELİF dedi ki...

Ve seviniyorum bir yerinden yeniden yakalayabildik birbirimizin hayatını, yeniden bu hayatların bir parçası olabildik diye...

Ne kadar güzel ama herşey eskisi gibi olunurmu?
Çok zamanlar geçmiş,ayrı iklimlerde,ayrı hayatların hikayelerini yaşarken...

Umuyorum ki olunsun....

Cüzzamlı Melek dedi ki...

Bu sefer hiçbir yanlış, bir doğruyu (seni) götürmedi...

hepiniz şair oldunuz başıma..

biin, naber bebeğim? iyi gördüm seni..
ya ben sizi kıskanıyorum. yakında nişanlancam. ben bi daha böyle yazıları kime yazıcam:(((

adam zaten git desem de gitmiyo.. ağlayasım var:(((

cache dedi ki...

bu yazı.. üstelik bu gün..
bilmediğin kadar çok şey anlattı bana..
sanırım bu kadar güzel anlatamazdım..

Bu sefer hiçbir yanlış, bir doğruyu (seni) götürmedi..
o yanlış hiç olmamalıydı aslında..

İDEA dedi ki...

Mutluluk en çok sana yakışacaktır MAYAM,,
Giy üzerine.Sımsıkı sarıl.Ve bir daha asla ama asla çıkırma.

YARAMAZIN :)

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

İçimdekileri dile dökmüşsün yine. Yüreğine sağlık canım.

cem dedi ki...

karşısındakine -sessiz de olsa- birkaç yıl sonra teşekkür edebilen kalmış, ne güzel..

beenmaya dedi ki...

@MOMOL: çok teşekkür ederim ve de hoş geldin :)))

@y: en büyük kaçışlarımızdan biridir bu evet; unutmak...oysa çoğu zaman biriktirmekten, ertelemekten başka bir şeye yaramıyor ki. ve sonrasında hiç ummadığın bir zamanda hiç ummadığın bir şekilde çıkıveriyor ortaya ve çoğu zaman daha da fazla acıtıyor...

herşeyi zamanında yaşamalı aslında korkmadan acıysa acı, yaşamalı ki tüketmeli içimiz tükenmeden...

beenmaya dedi ki...

@Vladimir: katılıyorum sana ve zaten unutmak diye birşeye de inanmıyorum ben hep söylerim ya. unutmuyoruz da unuturmuş gibi yapıyoruz sadece hepsi bu...

@Doğan Ömür: bu konuda bende benzer şeyler duymuştum. bellek söz konusuysa dipsiz, derin bir kuyu geliyor benim aklıma. bildiklerimiz dışında öyle çok bilinmeyen var ki ama boğulmamak için, kaybolmamak için, geri dönebilmek için belki de sonu olmayan bu kuyuda hep bir yere kadar ilerliyoruz sanki...

sessizlik belki de var, hep vardı ama nerede, nasıl, ne şekilde ve ne kadar işte bu henüz bilemediğimiz, bilsek bile uygulayamadığımız birşey olabilir mi...

susmaya gelince kimi zaman evet susmalı ama asla her zaman değil...

beenmaya dedi ki...

@koyusiyah: bana da aynen o şekilde okur musun...

@coffeé: ve ben böylesi bir yüreği kaybetmediğim için çok ama çok şanslıyım öyle değil mi :))

beenmaya dedi ki...

@Elif..den: olunmaz ne yazık ki. geçmişin telafisi asla yapılamaz. ama en azından kendi dışımızdakiler yüzünden birbirimizi yok saymaktan vazgeçmek ve herşeye rağmen yeniden, yeni hallerimizle yaşamak da büyük birşey öyle değil mi :))

beenmaya dedi ki...

@cüzzamlı melek: ahaha ilahi sen ya demek şair oldum başına. şairlik kim ben kim yahu :))

yaz be güzelim sen yaz bana yaz bekriya'ya yaz sen bize yaz boşver nişanlıyı. aman enişte bey duymasın :)))

beenmaya dedi ki...

@cache: bilmeden iyi bir yerlere dokunabildiysem içinde, içinizde ne mutlu bana...

yanlışa gelince olmamalıydı evet. ama sonrası da önemli değil mi...

beenmaya dedi ki...

@İDEA: mutluluk hepimize yakışır sadece bana değil be güzelim. hepimiz giyinelim bir güzel ve üzerimizde paralansın :))

beenmaya dedi ki...

@Muhabbet Çiçeğim: hoş geldin tatil güzeli ve de teşekkürler :)))

@gereksiz adam: vardır be arkadaşım görünmeyecek kadar az olsa bile vardır...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Of yaa offf, sen bazen benim yüreğimi tam on ikiden vuruyorsun.:))

beenmaya dedi ki...

@özlem: bu iyi birşey mi kötü birşey mi peki :)))

Pilli Petro dedi ki...

her yanlış bir doğruyu götürse de benim ki gitmediğine göre yanlış değil gibi bir mantık kurabilirim dimi :P

cüzzamlı kız ne geziyosun sen ortalarda git çeyiz diz, nazara gelicen geberticem he :P

beenmaya dedi ki...

@Bekriya: sana her türlü mantık feda olsun be güzelim :))

cüzzamlı'ya gelince ne zaman yapıyoruz bekarlığa veda partisini kız kıza :))

Pilli Petro dedi ki...

öff ya bu sefer bu cüzzamlı ciddi valla nası engellesem kü :DD

mor kedi dedi ki...

Bu sefer hiçbir yanlış, bir doğruyu (seni) götürmedi...

harikaaa..hem de öle böle değil...

kalemine sağlık...

beenmaya dedi ki...

@Bekriya: aaa ne ayıp kızın saadetine engel olmasana be :)))

beenmaya dedi ki...

@morkedi: teşekkür ederim canım benim sağolasın :)))

sufi dedi ki...

Acıların izi dolaşıyorsa hala yüreğinde,hiç yaşanmamışçasına silinebilir mi şu an YOK saydığın zamanların hızlı iniş çıkışı?Tüketilmemiş hayaller ise duruyorsa belleğinin bir yerlerinde yeniden yakalamalısın gidenleri.Cesaret en güzeli.. Doya doya yaşa güzel dost herşeyi.
Sevgilerimle.

beenmaya dedi ki...

@sufi: evet cesaret en güzeli dediğin gibi. sağolasın dost. öperim güzel yüreğinden...

Adsız dedi ki...

Bu kadarı da fazla... Doğum günüme denk gelmiş yazıya bak...

Korkutuyorsun beni...

O'nun dilinden tam da bu tarihte duymak isteyeceğim kelimeleri dile getirmişsin...

Tyfn

beenmaya dedi ki...

@Tyfn: demek sende terazisin benim gibi. dengeli dengesiz yani. bak işte bu bile benzer şeyler yaşamış olmamızın bir nedeni belki...

anlaşılan o ki bu akşam kelimelerim belleğin kapılarını açıp kabuk bağlamış yaraları kanattı. üzgünüm gerçekten. umarım bir dahakine geçiremese bile en azından merhem olurlar sana...

Adsız dedi ki...

Hem iyi ki, hem de malesef teraziyim...
Aslında teraziler ayrılma, terkedilme ve terketme sancılarını hakaret derecesinde rahat atlatırlar. Fakat küçük bir olasılık dahilinde ise çektikleri acı olağanüstü yıkıcı olurmuş...
Malesef yargısını bu küçük olasılığa borçluyum...

Yazı içinse teşşekkür etmeliyim, dikişleri hala alınmamış yaramın üzerine pansuman yapan tanımadığım bir doktor kadar iyi geldi...

Tyfn

beenmaya dedi ki...

@Tayfun: "Bugün bir kez daha anladım ki bu aynı anda hem bir lütuf hem de bir lanet aslında. O izler olmadan yaşayamadığımız gibi, o izlerle de yaşamayı beceremiyoruz bir türlü, elimize yüzümüze bulaştırıyoruz ne var ne yoksa herşeyi. Ne yazık ki bu lütfu paylaşıp çoğaltmaktan ziyade, biz daha çok lanet kısmında takılıp eksilerek ve eksilterek yaşıyoruz hayatı, en çok da kendimizi... "

diye yazmıştım bir yazımda bu paragraf geldi aklıma söylediklerinden sonra...

iyi gelmesine sevindim. ve iyi olmanı dilerim...

sevgiler...