Pages

HAYATTAN NELER ÖĞRENDİ/MİM

6.08.2009
“Hayattan neler öğrendin?” diye sormuştu bana sevgili Özlem geçmiş zaman mimlerinden birinde. Düşününce çok şey demek geçiyor içimden ki şu anda bulunduğum hal ve gidişata bakarsak öyle de aslında bir nebze. Ama hala bil/e/mediklerimi hesaba katarsak hiçbir şey de diyebilirim; bildiklerim bil/e/mediklerim yanında öylesine az ki...

Ama bildiğim ve emin olduğum birşey var ki; öğrenmek hiçbir zaman sona ermiyor, hayat yolculuğu devam ettiği müddetçe tökezlediğimiz, üzerinden atlayıp ilerlediğimiz, kimi zaman başında beklediğimiz her taş mutlaka ama mutlaka bize iyi kötü birşeyler katıyor, katmaya devam ediyor. Yazdıklarımın çoğu yaşadıklarımdan, etrafımda yaşanıp da şahit olduklarımdan dökülen kelimeler. O halde o kelimeler üzerinden bakmaya çalışayım bende neler öğrendiğime ve hala öğreniyor olduğuma...

*Hayatın aslı kendi içimizde aslında. Hayatın aslı biziz. Bu nedenle başkalarından önce kendimizi tanımalı, kendimizi bilmeliyiz. Ve eğer bir beklentimiz varsa hayattan başkalarından önce kendimize kendimiz hak ettiğimiz değeri vermeliyiz. (Yolculuk)

*Hepimiz aynı değil miyiz başından beri. Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da. Farkımız bu yolu nasıl geçtiğimizde, nasıl ilerlediğimizde sadece. Bu hayatta hepimiz, gerçeğimizle varız evet, ama düşlerimiz kadar, düşlerimizle yaşarız. O nedenle ne gerçeğin düşlerle bölünmesine ne de düşlerin gerçeğin altında ezilmesine izin vermemeli. İşte bu çok ince bir denge...( Yolculuk)

*Nerede ve nasıl olursa olsun bir eli aklında, diğer eli yüreğinde yaşamalı insan. Ne aklının izinden şaşmalı sapsa bile zaman zaman yanlış yollara, ne de kulakları duymasa da bazen hayatın nabzını ta derinden, yüreğinin sesinden vazgeçmeli...( Yaşarken)

*Yanımızda yamalı bir bohça gibi taşımak yerine yaşamalıyız hayatı. İyisiyle, kötüsüyle dibine kadar yaşamalı, yaşatmalı...( Yamalı Bohça)

*Ne geçmişten vazgeçmek mümkün ne de geçmişle sürekli içiçe yaşamak.Yarım kalmış bir hayatın üzerine yeni bir öykü inşa edilemeyeceğine göre kapanması gereken kapıları bir an önce kapatmak ve bugünü yaşamak lazım kendimizden ve geçmişimizden kaçmayarak...( Zaman Kesikleri)

*Hepimiz çoğu zaman görmezden gelinen, boş verilen bir yalnızlık taşırız içimizde kendimizden bile sakladığımız...Ama boş verilmiş bu yalnızlık asla “boş” değildir işte çoğu zaman bunun farkına varamayız. ( Yalnızlığa Dair)

*Yaşamak önce kendi öykümüzü yazmaktan başlar. Ertelemekse içimizde yumağı büyütür sadece...( Yağmur Bulutu)

*Sorular çoktur ve çoğu zaman da cevapsız gelir bizlere. Ama bütün cevaplar aslında bir şekilde hayatın içindedir, kendi içimizde...( Soru Ve Cevap)

*Yaşam gibi ölümde bir bağ oluşturuyor aslında insanlar arasında. Kalıp da gidenler arasında başkalarının anlamayacağı tuhaf bir bağ...( Sessiz Bir Bağ)

*Unutmak diye bir şey yok aslında. Sadece zamanın salladığı hayat denen koca bir salıncakta, bir orada bir burada, bir geçmişte bir şimdiki anda yer alıp, alışmak var. Unutmadan, unutmuş gibi yapmak...( Salıncak)

*Mutluluk o kadar basit ve küçük bir şey ki çoğu zaman belki de bu yüzden görmeden geçiyoruz ve yaşayamıyoruz içten içe...( Mutluluk=6TL)

*Zamanla hep bir yarış halindeyiz hep. Sürekli yetişememekten şikayetçi, sürekli geç kalmaktan telaşlı. Ama şöyle bir durup da düşündüğümüzde bu koşuşturma içersinde zamanın değil de aslında çoğu zaman kendi kendimizin hem kurbanı hem de celladı oluyoruz...( Kurulu Saat)

*Hayat bir tekerleme gibi...Dilimiz döndüğünce yaşamaya, yaşatmaya çalıştığımız. Hiç birimizin bir diğerinden bir farkı yok aslında çünkü hepimiz dilimizin dönmediği yerlerde tekrar denemek yerine hep geçmişe sığınıyoruz...( Kendime Sataşmalar)

*Her şeye rağmen aşk hala var ve bunu bilmek bile yaşamak için en büyük, en yeterli neden...( Hala Aşk Var Mı?)

*Ve aşk akıl işi değil kesinlikle. Sadece yürek işi...( Hayalet Dünya)

*Bazı soruların gerçekten cevaplanabilmesi için belki de gerçekten sorulması ve yaşanması gerekir. Gerçekten sorulmadan ve yaşanmadan verilecek cevaplar belki de yarım ve eksiktir. ( Cevap/Sız Sorular)

*Uzun cümlelere sığdırmak yerine belki de kısa cümlelerle yaşamalı, yaşatmalı hayatı akıp giden zamana inat...( Aklımın Gitmeleri)

Burada bitmiyor elbet. Yazmakla, düşünmekle, konuşmakla bitmez de zaten. Ama sadece yaşayarak öğrenebileceğimizden, “yaşamalı” diyerek son noktayı koyuyorum. Zaman aşımına uğramış bu mimi de yazmak isteyen herkese yolluyorum.


*P.S: Bu arada doğum günü çocuğu YALNIZLIK OKULU’nu bir kez daha buradan kutluyorum...

Görsel: Deviantart

38 sayfa ekleyen:

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

kurnan olurum o parmaklara...kurban olurum sesine soluğuna...bir ömürlük canımsın benim...

nox dedi ki...

bilemediklerinin sayısını bilemezsin ki akıllım:)o halde bildiklerinin seni,yaşantını nasıl etkilediği asıl;ölçü birimi.hergün -her an- birşeyler öğreniliyor.bazı herşeyi bildiğimi sanıyorum, sonuçta o kadar da karmaşık olmamalı hayat;en temel bilgi "yaşa ve yaşarken hisset"...

öğrenmeye devam, bazı öğrenilenler mutsuz,bazıları mutlu etse de;yinede yine yeni yeniden :))

Brajeshwari dedi ki...

Yazı en güzel hediye, hele bir de Özlem'den geldiyse...doğum günü çocuğuna sevgiler..

Damlo dedi ki...

url'm değişti beenmaya. damlo7'im artıkk

cache dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Ateş Böceği dedi ki...

Sen bir tanesin be mayam :):) ve öğrenmemiz bitmiyor hayat herşeyi öğretiyor yeniden ve biz var olduğumuz sürece bitmiyor hep devam ediyor ...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Ne güzel yazmışsın Beenmaya'cığım, öğrenmelerimiz bitmiyor değil mi?

cache dedi ki...

Hayattan neler öğrendim :
Kaybetmek istemediği şeyler için, herşeyi hatta o kapının yüzüne çarpılmasını bile göze alıp bir adım atabilmeli insan..
Belki de o kapının ardında da bu gelişi tebessümle karşılamaya hazır biri vardır.. bilinmez..

Seyyah dedi ki...

yaşam...ilk gözünü açtığında başlıyor öğretmeye, acısı ile tatlısı ile..ta ki gözünü yeniden kapayana dek..yaşamalı görerek, duyarak, öğrenerek ve ama en önemlisi hissederek..bize verilmiş ömrün hakkını vererek..sevgiyle..

Belgin dedi ki...

Mayam, yasamak ögrenmek, ögrenmek yasamaktir degil mi:))

Ellerine, yüregine saglik bitanem, döktürmüssün yine:))

Dogum günü kutlu olsun Yalnizlik Okulunun:))

Öpüyorum güzel yanaklarindan

öykü dedi ki...

Arımayacım
hayatta ogreneceklerımız bıtmıyor
sen de bunu cok guzel bı sekılde anlatmıssın bıze
optum tatlı yanaklarından sevgılerımle

cem dedi ki...

Keşke herkes hayattan bu kadar manalı şeyler öğrenebilse, ah keşke..

Dilek dedi ki...

Her insan bir yaşam ve bir kitap aslında her yeni gün yeni dersler verir almasını bilene...dilerim yaşamın engelsiz,huzur ve sevgi dolu geçer sevgili Maya.
Paylaşımın için teşekkürler.

foodbynil dedi ki...

Sanki bana ders olsun diye yazmışsın mayam eline sağlık.

MAVİ UMUT dedi ki...

Öğrenmek sona ermiyor gerçekten, tamam oldum denemiyor, ne kadar tecrübe olursa olsun kazık ye ye bitmiyor..taş yakından geliyor çünkü

beenmaya dedi ki...

@Yalnızlık Okulu: gün ve saat itibariyle bitti gitti. hadi artık özümüze dönelim :)))))

@beyazmavi: "yaşa ve hisset" işte hayatın en basit hali ve özü bu değil mi zaten...

@Burcu'm: thanks baby. ha bir de bonoooooooo :))))

beenmaya dedi ki...

@Damlo: anlaşıldı merkez. öperim :)))

@Ateş Böceği: yaşadığımız müddetçe aldığımız her nefes bile bir öğreti değil mi böcüğüm :)))

beenmaya dedi ki...

@özlem: böyle güzel bir mime güzel bir yazı olmuştur umarım canım. sevgiler :)))

@cache: kapanan kapılar kadar aralık duranlar, yeniden açılanlar öyle çok var ki ve öyle bilinmezlere gebe ki haya. yaşamadan bilinmiyor işte, bilinmez :)))

@Nily: aynen öyle yüreği güzel Nily'im aynen öyle...

beenmaya dedi ki...

@Belgin: yaşamak öğrenmek ve öğrenmek yaşamaktır evet biri olmadan diğeri de olmuyor öyle değil mi sevgiler ocaman :)))

@öykü: ben daha çok öptüm seni o güzel yüreğinden...

@gereksiz adam: aslında öğreniyoruz öğrenmesine de nasıl demeli görmezden mi geliyoruz, es mi geçiyoruz, yok mu sayıyoruz işimize mi gelmiyor bilemedim...

beenmaya dedi ki...

@Dilek: dileğin dileğimdir adın gibi :)) sevgiler benden...

@perikizi: sana bana değil hepimize aslında hepimize. ders vermek ne haddime sadece bilip te bilmezden geldiklerimiz değil mi bunlar be güzelim...

@UFUK ÇİZGİSİ: en çok yakından gelen taşlar acıtıyor zaten canımızı öyle değil mi...

İDEA dedi ki...

Bu satirlarin arasindan gecerken ustume basima bulasan kelimeleri temizleme gayretinde degilim simdi.Hatta omurluk olsun diye gunes basacagim tenime.Her biri dovme olsun istiyorum bedenime.Yuregim mi,O alacagini aldi.Bak bensiz cikti bile yola.
Sen iyi ki varsin,iyi ki yaziyorsun,ve iyi ki tanimisim seni.

atesinsesi dedi ki...

hayattan öğrendiklerini niçin buraya yazarsın a dost. insanın sırlarıdır onlar.


:)

beenmaya dedi ki...

@İDEA: yürek bildiğini okur zaten, bırak okusun da. ondan düşmeyi göze alacak cesaret, düşerse tekrar ayağa kalkacak güç var nasılsa. o halde bırak ne isterse yaşasın...

ve daha birbirimize anlatacağımız, sunacağımız, örnek olacağımız öyle çok kelimemiz var ki daha yeni başladık be güzelim daha şimdi başladık :)))

beenmaya dedi ki...

@atasinsesi: o yazılanlar hepimizin bildikleri aslında. bilip de dile dökmediği, es geçip görmediği, yok saydığı zamanlar...

asıl sırlar benim içimde dost, bendne içeri, benden öte merak etme :))))

serencam dedi ki...

nasılsın yavrum sana sarkmaya geldim..hazırmısın kaçmaya bohçan hazırmı bee..

beenmaya dedi ki...

@ilham perisi: çoktan hazır da kaçıran yok ki be güzelim :))

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Canım, ne güzel satırlar bunlar. Hepside hayat dersi gibi. İçinden çok şey buldum kendime. Sevgiler canım.

beenmaya dedi ki...

@Muhabbet Çiçeği: sana hoş geldin diyemeden yine gidiyorsun sanırım :)))

Hayat dedi ki...

"Şu kanlı zalımın ettiği işler,
Garip bülbül gibi zaralar beni,
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
İlle dostun gülü yaralar beni"

Pir Sultan Abdal

*
.....
Hallac'ı Mansur, "Enel Hakk" ifadeleri sebebiyle, ne maksatla söylediğine bakılmaksınız halkın önünde türlü işkenceler ile idam edilmek istendiğinde, kendisine taş atan onu anlamak istemeyenlere gülümsemekte, onların affını dilemektedir. Taşlandığı meydanda onun için üzülüp bir gül atmak isteyen arkadaşını görünce, acıların en büyüğünü derinden hissedecektir. Atılan taşlardan, gördüğü işkenceden gıkı çıkmayan Hallac-ı Mansur ;

" Dostun bir gülü yaralar beni..." diyecektir.

*

Evet, taşlar yakından gelir, yakından gelenler daha bir acıtır ancak kimi zaman da 'dostun gülü' acıtır canımızı ki, ne anlamlıdır o...!

Bugünlerde 1964 basımı bir İngilizce kitap gündemimde..Zâten ilgi alanlarım öyle çok ki, korkarım hepsinde yarım kalacağım. : (
Kahvaltı sırasında oğlum bir bölüm okudu bana, çok etkileyici buldum.
Part-4, chapter-34, 390' lı sayfalardaydı.
Hayata dair çok hoş sorgulama ve tanımlamalar vardı.

Cennetin Doğusu olarak Türkçeleştirilmiş.
Aklımdakilere, bir daha eklendi.

Güzel bir yazıydı, uzun bir yorum oldu. : )
Teşekkür ederim.

beenmaya dedi ki...

@Hayat: merAk ettim bende bu kitabı. ve çok teşekkür ederim bu güzel yorum için. bu arada isminiz de öyle güzel ki "HAYAT" BU BİLE YETER :)))

SEVGİLER...

nox dedi ki...

http://tr.wikipedia.org/wiki/Cennetin_Do%C4%9Fusu_(roman)
(daha da merak et:) )

http://www.sinemalar.com/film/1572/Cennetin-Dogusu/

Sağlıcakla hoşçakal

beenmaya dedi ki...

@beyazmavi: teşekkür ederim :)))

coffeé dedi ki...

http://coffeetr.blogspot.com/2009/08/sessizligime-dokununca-peri.html

beenmaya dedi ki...

@coffeé: perin sana kurban olsun emi bak ağlattın gene beni...

Oğlum ve ben dedi ki...

işte geldim burdayım!!!!!!!!!!!sevgilerrrrrr.

beenmaya dedi ki...

@Oğlum ve ben: hoş geldinizzzzz :))))

efsa dedi ki...

bu okuduğum en güzel yazındı...

beenmaya dedi ki...

@efsa: bu okuduğun aslında bütün yazılarım yani bendim olduğu gibi belki de o yüzden prenses...