Ne kadar da çok unutmuşum seni, sana dair her şeyi. Ve unuttum sandıkça ne kadar da çok hatırlıyorum aslında farkında bile olmadan...
Kesik kesik atıyor şimdi içimde zaman. Geçmiş içimin duvarlarında kesik kesik kanıyor yine.
Kara kaplı defterden kopup da gelen bir sayfa düşüveriyor önüme. Uzun zaman olmuştu oysa ki senden haber almayalı. Yok saymanın, sayılmanın üzerinden uzun zaman geçmişti. Unutmuştum çoktan. Unutulup kalmıştım bir kenarda. En azından öyle sanmıştım.
Oysa bak; tek bir söz bile yetiverdi kilitli kapıları açmaya. Tek bir cümle yerle bir etti bellekte saklı duranları. Adın, sadece adın bile silip attı sensiz yaşanmış sayılan, öyle kabullenilen tüm zamanları...
Duraksamak. Cesaretsizlik. Korku. Belki hepsi, belki de hiçbiri...
Can acımasından değil. Can acıtmasından hiç değil. Söylenemeyenler dikenli bir tel aramızda bunca zamandır. Aşıp da geçmek mümkün mü? Geçip de yeniden başlamak...
Peki ya takılıp kalmak, ve daha çok kesilmek. Geçmişten çıkıyorum derken daha çok, daha da içine gömülmek. İşte en çok da bu korkutuyor ya beni...
Ne zaman bitecek bu medcezirler, ne zaman sona erecek bu yangın hali...Zaman geçip gidiyor da her seferinde bir çizik daha atıp üzerine, peki ya ben ne zaman geçip gideceğim zamandan, işte bunu bilmiyorum...
Ah baba...
Babam...
Sakladığım kadar saklandığım adam...
Unutmanın en yalancı hali,
Hiç tamamlanmayan yanım,
Söylenmemiş söz,
Kayıp zaman,
Düş eksiği...
Sorma sakın bana nerelerdesin diye. Zorlama beni. Görüyorsun ya geçmişten geldim az önce. Gözlerim yol yorgunu. Yüreğim kırık. Şimdi’de mola vakti...
Görsel: Deviantart
Kesik kesik atıyor şimdi içimde zaman. Geçmiş içimin duvarlarında kesik kesik kanıyor yine.
Kara kaplı defterden kopup da gelen bir sayfa düşüveriyor önüme. Uzun zaman olmuştu oysa ki senden haber almayalı. Yok saymanın, sayılmanın üzerinden uzun zaman geçmişti. Unutmuştum çoktan. Unutulup kalmıştım bir kenarda. En azından öyle sanmıştım.
Oysa bak; tek bir söz bile yetiverdi kilitli kapıları açmaya. Tek bir cümle yerle bir etti bellekte saklı duranları. Adın, sadece adın bile silip attı sensiz yaşanmış sayılan, öyle kabullenilen tüm zamanları...
Duraksamak. Cesaretsizlik. Korku. Belki hepsi, belki de hiçbiri...
Can acımasından değil. Can acıtmasından hiç değil. Söylenemeyenler dikenli bir tel aramızda bunca zamandır. Aşıp da geçmek mümkün mü? Geçip de yeniden başlamak...
Peki ya takılıp kalmak, ve daha çok kesilmek. Geçmişten çıkıyorum derken daha çok, daha da içine gömülmek. İşte en çok da bu korkutuyor ya beni...
Ne zaman bitecek bu medcezirler, ne zaman sona erecek bu yangın hali...Zaman geçip gidiyor da her seferinde bir çizik daha atıp üzerine, peki ya ben ne zaman geçip gideceğim zamandan, işte bunu bilmiyorum...
Ah baba...
Babam...
Sakladığım kadar saklandığım adam...
Unutmanın en yalancı hali,
Hiç tamamlanmayan yanım,
Söylenmemiş söz,
Kayıp zaman,
Düş eksiği...
Sorma sakın bana nerelerdesin diye. Zorlama beni. Görüyorsun ya geçmişten geldim az önce. Gözlerim yol yorgunu. Yüreğim kırık. Şimdi’de mola vakti...
Görsel: Deviantart
22 yorum:
geçmiş bugündür diye bi yazı yazdım geçenlerde, geçmiş diye bişi yok aslında. geçmiş bugünün ta kendisi. geçmişte yaşanılan ne varsa, ya da yaşanıldığını sanılan bugün gerçekleşiyor.
acılar da o günlerde temeli atılmış, mutluluklar da. düşünsene dizlerimi hala geçmiş dediğimiz bir şey için kanıyorsa, sol yanımız hala geçmiş dediğimiz biri söz konusu olduğunda yerinden çıkacak derecede hızla atıyorsa bu nasıl geçmiş ?
geçmiş bugünün ta kendisidir aslında, gelecek de bugünün. bunu anlamak uzun sürdü ama bugün biliyorum tüm gerçeği.
geçmişle yaşamamız bundan yani
Dinlendir gözlerini, yüreğini ve tüm düş eksiklerini... sonra yine yolculuk vakti!
"Oysa bak; tek bir söz bile yetiverdi kilitli kapıları açmaya"... aslında hiç kilitlemiyoruz ki..sadece perde çekiyoruz önüne bir rüzgar savurunca açılsın diye bekliyoruz...yüreğine sağlık
Geçmiş..
düne dair yaşadığın her şey bugununde de yanında.
Aslında adı gibi geçip gitse sanmıyorum ki insan olalım. Geçmiş birazda bize insan olduğumuzu hatırlatmıyor mu?
eğer geçmiş dediğimizde bize etki eden insanları hatırlıyorsak birazda şükretmek gerekmiyor mu?
Sevdiğim ilk adam, babam diye yazmıştı İclal aydın... gözlerim dolmuştu okurken. aynı kırıklık şimdi de işledi yüreğime. ne güzel dökmüşsün içindekileri cümlelere... yaraları en çok o yaraların sebebi iyileştirir belkide. cesur olabilmek lazım belki de.
Unutmuş sanmak aslında temel sorun, unutamamak asla... Ve geçmiş, bizi biz yapan tuğlalar olduğuna göre, bahsettiklerin ilk tuğlalar değil mi? Bir kez karşılaşmak ve dikenli telleri atmak aradan, keşke mümkün olsa, kendim için değil ama çok istemiştim bunu bir yakınım için, bunu bile yapabileceğimi düşünmüştüm.
Mola ver ama çok da soluklanma, hayat düşündüğümüzden daha hızlı akıyor Beenmaya'm...
İyi haftasonların olsun...
Gunese dogru yuruyorken,durup yazilarini okumak,suskunluklari,yaralari,bereleri hatirlamak da guzel...Unutmak...Neleri unutuyoruz isteyerek,ve neler hep aklimizda,sikica tutunmus terketmeyen hatiralari,biz mi unutmuyoruz onlar mi birakmak istemiyor? Belki hep aradasindayiz o beklenen zamanlarin?
Yine de yol almak guzel,aydinliga varmak guzel...Aydinligin yakin ve bol olsun Beenmaya ;)
Ah bu gecmıs..
keske sadece ıyı anıları saklasa bellek
ve sadece onları sunsa bıze.
Unuttum sandıklarındır aslında hiç unutulmayan, yüreğinin bir kenarında için için acıtarak saklı olan ve hiç bir şeye kapamayız kapımızı, kapalı olmasını isteriz sadece. Bunu anlayabilmek çok yıllarımı aldı Maya'm bundan sonrasına kabullenmek kalıyor, benim olan, benle yaşayacak tüm acılarım.
Yürekten sevgiler...
çocukluğumuzun izleri silnmiyor bir tek beynimizden verilmeyen her sevgi içimizdeki şefkat duygusunu nasıl da artıyor tutulmayan küçük bir el tutacağı bir eli sevgi dolu gözü arıyor herzaman çok güzel bir yazı emeğine sağlık
@Pilli Petro: asıl sorun geçmişi hep geride bırakmak, hatırlamamak, yaşanmamış ve hatta kimi zaman yok saymak istememizden kaynaklanıyor. o nedenle de gölgesinden asla kurtulamıyoruz...
@bed@rdem: yolculuk hiç bitmiyor öyle değil mi...
@losstime: yok sayıyoruz, anahtarları hatırlanmayacak yerlere saklıyoruz ama aslında sadece kendimizi kandırıyoruz her şey bu kadar günyüzündeyken öyle değil mi...
@Efsa: geçmiş kendine neyi nasıl kattığınla hatırlanıyor yer alıyor bugününde aslında. eğer kötüyse yaşananlar yok sayıyoruz ama bir gölge gibi takibinden kurtulamadığımızdan asla mutlu olamıyoruz...
@Elif Gizem: cesaret belki de şu zamanlarda en çok ihtiyacım olan şey dediğin gibi...
@Sıradan Bir Sazan: unutmak diye bir şey yoktur ve güzelim işte bunu bir türlü öğrenemedik gitti...
@FerahFeza: unutmak diye bir şeyin olmadığını öğretebilirsek bir gün kendimize belki geçmişle yaşamayı da öğrenebileceğiz kim bilir...
dileğin dileğimdir...
@öykü: oysa biz onlardan kaçtıkça buluyor onlar bizi öyle değil mi? belki de en doğrusu kaçmamak, yüzleşmek ve bunu yaptıktan sonra geride bırakabilmek...
YAŞAMIN KIYISINDA: işte asıl yapmamız gereken de bu belki; yüzleşmek, kabullenmek ve geride kalması gerekenleri geride bırakabilmek...
@seda: izleri tek silinmeyecek olandır belki de çocukluğumuz ve hep içimizde sakladığımız...
hoş geldin ve teşekkürler. sevgiler :))
Senin babacığpan olan özlemin ve o yoğun duyguların benim yüreğimi yakıyor be arı mayacım.
@özlem: :(((
Yorum Gönder