21.06.2010

SAHİBİ OLMAYAN MEKTUP

Bu mektubu sana yazmadım. Okumaya başladığın bu satırların hiçbiri benim dilimden sen okuyasın diye yazılmadı. Yazılamaz da zaten. Uzun zamandır sessizliğe mahkum edilmiş biri nasıl konuşup yazabilir ki? Sessizlik dememe bakma; korkunun, acının, çaresizliğin, sesini duyuramamanın, görmezden gelinmenin, hayatın tam da orta yerinde en kanayan yanının feryatları var burada aslında. Oraya ulaş/a/masa da ölümün en ağır, en koyu, en acı dili dökülüyor burada yüreklerden. Henüz atılmamış bir kurşun ağırlığında kabullenilmişlik. Ve onca sesin içersinde sessiz bırakılmak bizimkisi...

Bu kelimeleri sana yazmadım. Şu anda okumakta olduğun kelimelerin hiçbiri benim kalemimden senin için yazılmadı. Yazılamaz da zaten. Uzun zamandır ellerim kalem tutmuyor çünkü. Kalem yerine silah veriliyor artık bizlerin eline, akıtacağımız her kan damlasının bir kelimeye eşit olduğu söyleniyor, ne kadar can yakarsak o kadar yaşayacağımız yerleştiriliyor körpecik beyinlerimize. Seçimlerimizle eksiliyoruz kendimizden. Ya içinde tutulup ya dışına çıkarılıyoruz hayatın. Aydınlık içersinde kör bırakılmak bizimkisi...

Bu cümleleri sana yazmadım. Belki de okumaktan çoktan sıkıldığın bu cümleler senin gündelik hayatında yer etsin diye bırakılmadı. Bırakılamaz da zaten. Ben kendi hayatımın peşindeyim çünkü. Ve bugünlerde sokak aralarında, şehrin yıkıntılarında, sarılmayan yaralarda, bir ananın dizinin dibinde, bir babanın canhıraş feryatlarında ölümle saklanbaç oynuyorum sürekli. Ne de olsa gördüğüm onca büyük gerçeğe, acıya rağmen hala küçüğüm, hala çocuk yüreğim. Gözümü açıyorum; önüm, arkam, sağım, solum sobe. Benim başlatmadığım bir ölüm oyununda, bir var olup bir yok olmak benimkisi...

Dedim ya bu mektubu sana yazmadım. Yıkılmış evimin ayakta duran tek bir duvarının arkasında, içimin saklanması burada yazılanlar. Nereye kaçacağını bilememenin satırları, korkunun acıyla karışık, yalnızlıkla sırnaşık halinin dışa vurumu. Kendi kendime teselli sözleri, yeni bir kaçışa dair kendime yaptığım telkinler sadece. O nedenle sen sakın üstüne alınma. Bu satırlar biter bitmez devam et hayatına kaldığın yerden. Zaten benim de gün aydınlanmadan gitmem lazım. Kendime saklanacak yeni bir duvar dibi, dizine sığınacak başka bir anne, elinden tutacak başka bir baba bulmam lazım belki de, üzerine korkusuzca basabileceğim yeni bir toprak hatta; eğer yaşarsam tabi. Şansım yaver giderse, akşam haberlerinde ya da gazetelerde resmime ya da adıma rastlamazsan bil ki bugünü de sağ çıkardım. Ve yaşadığım her gün belki de yaşayacağım günlerin habercisi. Böyle işte; sağlam kalan bir yerinden tutunup da hayata, koca bir kabusun bitmesine dair küçücük bir umut benimkisi...


*Biz büyüklerin savaşlarında canlarından, yaşamlarından, zamanlarından çalınan tüm çocuklara...
**İlk yayın tarihi: 12/01/09
***Görsel:
Deviantart

28 yorum:

ELİF dedi ki...

Çok güzel bir yazı....
İçinde ölüm kokuları olmayan gencecik çocukların umutları,gelecekleri,hayalleri olan kocaman bir hayat bırakamıyoruz...
Her yerden feryatları kulaklarımızı sagır edıyor...

haykırış dedi ki...

Sevgili kardeşim beenmaya,
Ağlamama vesile oldunuz.. Adına boşalım, rahatlama diyeceğim ama hayır hiç rahatlamadım ki yüreğim sızlıyor hemde derinlerinden.
Sebep olanların Allah'ın gazabına gelmesini diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla

Ateş Böceği dedi ki...

Bu yazıyı ilk okuduğumdada şimdi okuduğumda da üzerimde aynı etkiyi yarattı ne kötü ..

dünyada herşey daha kötüye gidiyor..ve intikam alıyoruz kendi çocuklarımızdan ne kötü

losstime dedi ki...

bir şeyler dizdin bopazıma.. orada kaldı ne yapacağım şimdi ki...yüreğine kocaman sevgiler

Elif Gizem dedi ki...

En çok "bu yazıyı sana yazmadım" diyen cümleni sevdim. en çok orda takıli kaldım. isyan gibi, acı gibi, öfke gibi birşey var işte o cümlede. sonrasıysa zaten yüreğine oturuyor insanın...

atesinsesi dedi ki...

BARIŞ/ben sana teşekkür ederim maya, ki dilerim tez vakit denizler öksüz çocuklarını yeniden evlat edinir.aceleden bi yağmur başlar, anasının ak sütüne sığınır çocuklar.

ben sana teşekkür ederim maya, inandığın için hala...

t.kurt

Adsız dedi ki...

"Aydınlık içersinde kör bırakılmak bizimkisi..."
Sadece bu cümlen bile başlı başına büyük bir değer...

Kaptan Zor dedi ki...

Bana yazılmamış bir mektup buldum, yıkılmış evin ayakta duran tek duvarında. Birisi içinde saklaması gerektiğini düşündüğü duyguları paylaşmış. son sözü " Bu satırlar biter bitmez devam et hayatına kaldığın yerden." bu o kadar kolay olmuyor bırakıp, hiçbir şey olmamış gibi gitmek...
İşte bu yüzden bende bu bana yazılmamış, duvarın kenarında bulduğum mektuba bir şeyler eklemek istedim.

Yalnız değilsin...
Çok hoş bir yazı

seda dedi ki...

bir tek masum bakışın bize çok şey anlatmasıdır çocuk olmak ve o bakışları anlayabildiğimiz kadar insanızdır çocukluğumuzu unutup büyüdüğümüzde başka çocukların umutlarını yıkmak ne kötü hoş bir yazı onlarla her daim birlikte olabilmek dileğiyle...

losstime dedi ki...

ama bu kabul edilebilir değil.. bir sahibi var bu mektubun sadece hak etmeyen biri gibi geldi bir daha okuyunca..

sufi dedi ki...

Kimselere yazılmamış cümlelerin ve kelimelerinin gerçekliği, hayal olan bu yaşamın sınırlarının ötesine sıçratıyor insanı."Bedavadan yaşıyoruz bedava.Su bedava, hava bedava" demiş ya şair. Bir kazakurşunu, mayın patlaması, terörist saldırısı trafik kazası vs.derken azrail çok meşgul bugünlerde, arada sırası gelenler de gidiyor doğrusu.Acaba gidilen yer daha mı emniyetli hıI?
Sevgilerimle.

cem dedi ki...

ve hatta bizden de büyüklerin savaşlarında...

kimse durup dinlemez olmuş etrafta kopan ağıtları, çığlıkları...

moroccom dedi ki...

gün ağarana dek bekle...

bir tutam ışık var sana elimden...

beenmaya dedi ki...

@Elif..den: ah be arkadaşım hayat bırakmak ne demek bizler hayatlarını alıyoruz onların kendi yaptıklarımızın bedelini o küçücük yüreklere ödetiyoruz...

beenmaya dedi ki...

@haykırış: sevgili abim o gözyaşları hala ve hala ve de çoğalarak devam ediyor baksanıza neredeyse 1.5 sene önce yazmışım bu yazıyı ama değişen hiçbir şey yok ne yazık ki...

beenmaya dedi ki...

@Ateş Böceği: bunun adı bedel, intikam ya da başka türlü bir şey ateşim ve büyüdükçe büyüuor günahlarımız, ellerimizdeki kan çoğaldıkça çoğalıyor...

beenmaya dedi ki...

@losstime: canım benim düğüm olup kaldı hepimizin boğazında ve hatta yüreğinde nasıl çözmeli ki...

beenmaya dedi ki...

@Elif Gizem: onların gözünden bakmak istedim biraz ne kadar bakılabilinirse artık. yaşamadan, bilmeden nasıl anlaşılabilir ki o küçücük yürekleriyle katlandıkları kocaman acılar...

beenmaya dedi ki...

@atesinsesi: biliyor musun benden çok o çocuklar inanıyorlar hala barışa onlar benden çok umut ediyorlar hala ve benden çok onlar hak ediyorlar barış dolu bir dünyada yaşamayı aslında...

beenmaya dedi ki...

@Mikail Çağlar: öyle değil mi aslında aydınlık içersinde körlük değil mi yaşananlar, yaşatılanlar...

beenmaya dedi ki...

@Kaptan Zor: yalnız değilse eğer, yalnız değilse o küçücük yürekler, böyle birkaç ses ulaşabiliyorsa bir şekilde onlara, birkaç söz, birkaç el uzanabiliyorsa yanlarına o zaman hala umut var demektir ne güzel...

beenmaya dedi ki...

@seda: ah sevgili seda o masumiyeti büyüdükçe kaybettiğimiz için mi böylesine bedel ödetiyoruz acaba bu küçücük çocuklara...

beenmaya dedi ki...

@losstime: sevgili losstime: sahiplenilirse eğer, sahiplenildiği bir şekilde iletilirse o küçücük yüreklere elbette vardır sahibi. ama dedim ya bunu bilmek yetmiyor sadece, söylemek de bunu göstermek, sunmak için birşeyler de söylemeli, yapmalı hatta hep birlikte...

beenmaya dedi ki...

@sufim: ah sufim bugünlerde azrail her yeri tutmuş ne yazık ki bizler de işaretle gösterir gibiyiz, onun ekmeğine yağ sürer gibiyiz öyle değil mi...

beenmaya dedi ki...

@cem: körüz baktığımız halde, duyduğumuz halde sağır, konuştuğumuz halde lal...

beenmaya dedi ki...

@adsoy: ne çok bekler o yürekler, ne çok beklediler kimbilir sahi gelir mi aydınlık bir gün onların da olduğu yere, o küçücük yüreklere...

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Bu sorunun cevabını kimse veremez, çünkü çocuklar bedel ödemek için yetiştirilmez.

beenmaya dedi ki...

@YAŞAMIN KIYISINDA: kesinlikle...