Pages

ŞEKER PORTAKALI

7.01.2011
Adı Oğuz’du. Neden bir başka isim değil de Oğuz, bilmiyorum. Bildiğim; biri vardı işte, henüz tanımıyor olsam da, ne yaşı, ne görüntüsü, ne kişiliği hakkında bir fikrim olmasa da bir gün mutlaka tanışacağım biri. Ve ben bir süredir sadece ona anlatıyor ve ona yazıyordum içimin hallerini. Babama yardım etmek için okul sonrası vaktimin çoğunu geçirdiğim marketimizde ürünleri sarmak için kullanılan eski gazetelerin her köşesini okumaktan müşterilerle ilgilenmediğim için yediğim azarları da, eğlenmek yerine kitap okuduğum için doğumgünü sahibi tarafından kovulduğum parti sonrası surat asmalarımı da, annemin “bu kadar kitap okuyacağına azıcık insan içine karış” sitemlerine verdiğim tepkileri de en iyi Oğuz anlıyordu, biliyordum. O yüzden önemliydi benim için, o yüzden kulağa hayalmiş gibi gelse ve varlığını benim dışımda kimse bilmese de gerçekti. Ve o yüzden ben bir gün mutlaka ama mutlaka tanışacağımıza yürekten inanıyordum.

***
Önce kim kimi buldu, nasıl geldik bir araya hatırlamıyorum. Belki pek çoğunun arasından kendim seçmiştim belki de okumayı çok seven birine alınabilecek en iyi hediyelerden biri olarak girmişti hayatıma. Ama elime aldığımda bir çırpıda okuyup bitirmiştim Vasconcelos’un yazdığı Zeze’nin hikayesini. Benzer hiçbir özelliğimiz yoktu tek bir şey dışında. O’nun sürekli konuştuğu bir şeker portakalı vardı benimse o an için sadece adını bildiğim hayali bir arkadaşım. O Minguinho’ya anlatıyordu her şeyini, ben de Oğuz’a bahsediyordum. Düşün gerçeğe, gerçeğin düşe karıştığı o incecik sınırda bitmek bilmeyen bir yolculuktu bizimkisi. Satırların arasında kayboldukça ben Zeze oluyordum, Zeze ise ben oluyordu, biliyordum. Küçücük bir mutluluğun nasıl kocaman bir dünyaya bedel olduğunu da ondan öğrendim, acının en saf, en gerçek halinin tarifini de. Benzer bir hayalin sahibi olduğumuzdan belki de, ben Zeze’yi taa yüreğimden hissettim. Ah Vasconcelos, nasıl da dokunuvermiştin kelimelerinle hayal dünyama, ne olursa olsun sahip çık onlara, asla vazgeçme dercesine nasıl da çıkarıvermiştin karşıma o kendi küçük ama yüreği kocaman çocuğu. İyi ki denk gelmişim kelimelerine o günlerde, iyi ki...

***

Oğuz’la uzun zamandır görüşmüyoruz. Başka bir ülkede yaşıyor. Gerçekten var, gerçekten adı Oğuz ve üniversitenin ilk senesinde gerçekten tanıştım onunla. Ben yine anlattım, o yine anladı ve hatta bu sefer o da anlattı bana. Ne mutlu bana ki; kendisi hala kimi gönderilmiş kimi saklanan pek çok mektubun sahibi. Vasconcelos’un Şeker Portakalı ise sararmış sayfalarıyla hala kitaplığımda elbette. En sevdiklerimin arasında, baş köşede, gözümün önünde. Arada bir gözgöze gelince koca bir tebessüm oluşuyor yüzümde ve biliyorum ki tam da o an Oğuz da beni düşünüp, bana gülümsüyor.


*Sevgili aysema, “Okuma serüveninizde unutamadığınız, hayatınızın bir dönemine, özellikle de çocukluğunuz ve ilkgençliğinizin hayal dünyasının oluşumuna etki eden yazar kim? Hangi kitabı elinize aldığınızda döner gidersiniz o günlere?” diye sormuştu uzun bir zaman önce. Çok beğenmiş hatta daha o gün Vasconcelos’tan Şeker Portakalı’nı yazacağımdan gayet emin olarak seve seve kabul etmiştim bu mimi. Ama işte mim özürlü olan ben o günden bugüne ancak yazabildim. Canım aysemam sen o kocaman yüreğinle bunları dert etmezsin bilirim ama yine de özürlerimi kabul et. Et ki rahat olsun içim. Ve bu mim de benden sevgili Pandora’ya, Aynadaki Aksim’e ve Avram Usta’ya gitsin.

**Görsel: Buradan alınmıştır.

24 sayfa ekleyen:

parmakuçlarım dedi ki...

okudum ve alışıldık şekilde buna da katıldım gittim :)

Ateş Böceği dedi ki...

ah küçük zeze'nin hikayesini ben nasıl unutabilirim ki..

öyle bir yerde durur ki hayatımın ..Bir dönem kendime zeze yi arkadaş edinmiştim..

Kızıl dedi ki...

Canımcığım, seni cesaretinden dolayı tebrik ediyorum. Zira bana yollanan son mimin içine edip bırakmıştım biliyorsun. Ama tabii ki bu öyle olmayacak... Gayet keyifle yazacağım... Teşekkür ediyorum...

Aynadaki Aksim dedi ki...

Oleeeeeeeeeeeey! Mimlendim. :)

Şimdi okuma vakti.

Nasıl bir tezcanlılıksa, okumadan yorum yazdım ya hu. :)

Aynadaki Aksim dedi ki...

Yazdım. Mutluyum, mesudum. :)

Parpali dedi ki...

Bana da bu kitap gelsin Maya'm :)

Ebru dedi ki...

Keyifli bir yolculukta kalkış noktası ise diğer sayfalarda devam etmeli. Teşekkürler.
Not: Bazarov'a aşıktım. yıllar sonra bile eşime ona benzemeyen yanlarına kızmışlığım vardır:)
Sevgiler
Ebru.

kırmızı dedi ki...

şeker portakalı hayatımın en özel en güzel kitabıydı. sonra bir gün birine ödünç verdim ve geri vermeden hayatımdan çıkıp gitti. aklıma geldikçe sinir krizi geçiriyorum. ve en kötüsü de o kitabı anlayabilecek, ona layık olabilecek biri değildi biliyor musun?:(

Avram dedi ki...

Hele şükür...Bak bunu sevdim işte.Ama bir sorun var :Oturup düşünmek , hangisiydi yahu okurken kendimi en fazla kaptırdığım kitabı bulmak...Buluruz umarım.:))

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Senin yaşlarındakilerin her halde hiç unutamadığı kitaptır Şeker Portakalı ve bizde de Şeker portakalı birzamanların serüvenidir. Kitaplığımızın en değerlilerindendir İki kızımında hemen hemen okudukları ilklerin içindedir ve ben bir çocuk kitabını 30 lu yaşlarımda okumuşumdur.
Ben de seninle gittim çok eski günlere.
Oğuz'a ve sana sevgiler...

Elif Gizem dedi ki...

Ne güzelmiş... Ve bazen ne şanslı oluyoruz hayatta, sırf tanıdığımız bir insanın sayesinde...

ELİF dedi ki...

Ben çok sevdim bu şeker portakalını...
Sevgilerle...

beenmaya dedi ki...

@parmakuçlarım: ben de nedense hiç şaşırmadım :)))

beenmaya dedi ki...

@Ateş Böceği: her birimizin yüreğinde yeri ayrı demek ki...

beenmaya dedi ki...

@PaNDoRa: valla ben senden güzel şeyler çıkacağını biliyorum :)))

beenmaya dedi ki...

@Aynadaki Aksim: :)))

beenmaya dedi ki...

@Aynadaki Aksim: yazmak mı dedin hem de ne yazmak...sanırım şu ana kadar yazılan en hızlı mim :))

beenmaya dedi ki...

@Parpali: gelecek gelecek. sonra Calvino'da gelecek mesela. daha neler neler gelecek :))

beenmaya dedi ki...

@Nehir İda: aynen öyle Sevgili Ebru. Yanlış hatırlamıyorsam Nehir İda çocuğunun ismi ve gerçekten çok güzel :)))

hoşgeldin ve de teşekkürler :))

beenmaya dedi ki...

@kırmızı: belki de iyi gelmiştir kitap ona ne dersin? hiç olmazsa iyi yanıyla düşünelim derim...

bu arada adres gönderilmiştir bilesin :))

beenmaya dedi ki...

@AVRAM USTA: valla gayet güzel düşünmüş ve yazmışsın da. birazdan gidip de sayfana okuyacağım. sağolasın Avram Usta...

beenmaya dedi ki...

@YAŞAMIN KIYISINDA: gerçekten de öyle çok insanın içinde bir yerde öyle özel bir yerdedir ki bu kitap...

sevgiler canım...

aysema dedi ki...

Şeker Portakalı, Güneşi Uyandıralım, Deli Fişek üçlemesi tatlı Zeze'nin öyküsü... Öğrencilerime okuttuklarım arasında en sevilerek okunan kitaplardı. Onlara ödev verince bir kez daha okumuştum, aynı tadı almıştım ben de...
İyi ki yazdın, bak beni nerelere götürdüm Sevgili Beenmaya'm.
Sevgilerimle...

beenmaya dedi ki...

@aysema: iyi ki senden geldi de böyle güzel bir mim ben de geç bile olsa yazıya dökebildim...

sevgiler benden...